Osmangazi Üniversitesi giriş kapısı karşısında büyükçe bir arsa var.
Bu büyükçe arsa tel örgü ile çevrelenmiş.
Tel örgülerin üzerine de “ESOGÜ arazisidir” ve “ESOGÜ Hastane Otoparkı” yazan ika ayrı tabela konulmuş.
Sözünü ettiğimiz arsa yıllardır, arsayı çevreleyen tel örgüleri, tel örgülerin üzerine asılan tabelaları ve içinde neredeyse yarım insan boyuna ulaşan otlarıyla, hiçbir şey yapılmadan, öylece duruyor!
***
ESOGÜ giriş kapısının karşısında bulunan, ESOGÜ'ye ait olan ve Hastane Otoparkı tabelası asılan bu arsa yıllardır böyle dururken, karşıda, yani üniversite giriş kapısının ardında ne oluyor dersiniz?
***
Hemen söyleyelim;
Ne kurum çalışanları ne de Hastaneye gelen insanlar araçlarını koyacak bir tek araçlık yer bulamıyor.
Kapıdan giren araçlar park yeri bulmak için kampüs içinde adeta dört dönüyor.
***
Kısacası...
Hastane kapısının hemen karşısında koca bir arsa var ve bu arsanın otopark olmasına karar verilip,  tabelası bile asılmış ama gelin görün ki Hastane kapısından girdiğinizde, aşırı yoğunluktan araç koyulacak tek bir yer yok!
***
Şimdi soruyoruz?
-Üzerine “Otopark” tabelası bile asılan bu arsa yıllardır neden Otopark yapılarak hizmete sokulmaz?
-Otopark alanı olarak belirlenmiş bu arsanın dibine malzeme serip, araçların park etmesini sağlamak bu kadar zor ve maliyetli bir iş mi?
-Bir otoparkın yıllardır devreye sokulmamasının acaba bizim bilmediğimiz başka bir nedeni mi var? 
-Mevzuatta aşılamayan bir sıkıntı mı var yoksa ödenek mi bulunamıyor?
-Acaba Üniversite yönetimi üzerine “Otopark” levhası koyduğu arsayı daha karlı bir şekilde değerlendirmek istediği için mi bu iş bir türlü olmuyor?

***
Sonuç olarak:
Üniversite yönetimine tavsiyemiz; Ya o tel örgüyle çevirdiğiniz arsanın üzerine astığınız “ESOGÜ Hastane Otoparkı” tabelasını kaldırın...
Ya da...
Tabelayı kaldırmıyorsanız, arsayı Otopark olarak düzenleyip, biran önce insanların hizmetine sokun!

Otopark-5
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

İÇLERİNE DERT OLUR MU DERSİNİZ?

Geçtiğimiz günlerde de bu köşeden duyurmuştuk...
Ulaştırma Bakanlığının Ankara-İzmir arası devam eden Hızlı Tren Projesi var.
2027 yılında tamamlanacak proje 508 kilometre uzunluğunda olacak ve Ankara ile İzmir arasını 3,5 saate düşürecek.
***
Proje ilk açıklandığında hattın Eskişehir sınırlarından da geçeceği açıklanmıştı.
Eskişehirliler de bu habere çok sevinmişti.
Zira...
Eskişehir'den İzmir'e karayolu ile ulaşım en az 5-6 saat sürüyor ve yolculuk ızdırap halini alıyordu...
***
Ancak, projenin ortaya çıkan detayları Eskişehir için tam bir şok etkisi yarattı!
Zira...
Eskişehir sınırları içinden geçeceği açıklanan Hızlı Trenin 10 ayrı istasyonda duracağı fakat bu istasyonlar arasında Eskişehir'in bulunmadığı ortaya çıktı.
***
Sonuç olarak;
Eskişehirlilerin sevinerek beklediği Ankara-İzmir arası faaliyet gösterecek olan Hızlı Tren sırasıyla Emirdağ, Afyonkarahisar, Uşak, Alaşehir, Salihli, Manisa, Muradiye, Ayvacık, Emiralem ve Menemen olmak üzere 10 ayrı istasyonda duracak.
Eskişehirliler ise eğer bu tren ile İzmir'e gitmek isterse ya Ankara'ya, ya da Emirdağ'a gidecek!

Şimdi:
İktidar partisinin Eskişehir'de üç tane milletvekili var.
İkisi bakanlık yapmış, diğeri ise sonradan katılsa da partinin Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olmuş.
***
Normalde, Eskişehir milletvekili olarak Ankara-İzmir Hızlı Treninin Eskişehir sınırlarından geçmesine rağmen Eskişehir'de durmamasını ve dolayısıyla Eskişehirlilerin bu trenden yararlanamayacak olmasını, kendilerine dert etmeleri lazım!
***
Hatta; bu dertle dertlenmemek, vekil seçildikleri şehre mahcup olmamak için de, Hızlı Trenin Eskişehir'de de durması adına bakanlığın kapısında yatmaları gerekir!
***
Ne dersiniz?
İktidar vekillerimiz bu konuda gerçekten dertlenir mi sizce?
Akp-57Harita-3
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

BENDEN SONRA TUFAN!


Fransızların meşhur kralı 15 nci Lui pek bencil, pek keyfine düşkün bir adammış.
***
Halk fukaralıktan kırılırken, Lui sarayında maskeli-maskesiz balolar düzenler, av ve dans partileri organize ettirir, çaldırır oynar, pişirir yermiş.
Ancak bütün zalim krallar gibi halkının bir gün ayaklanıp ümüğünü sıkacağından da korkmuyor değilmiş.
***
Bu sebeple, halk arasında bu kötü gidişata dur diyebilecek kişilerin yetişmesine engel olur, adil vicdanların fikirlerini boğmaya çalışırmış.
***
Zaman zaman da çevresindekilere şöyle dermiş:
-“Amaaaaan! Ne olursa olsun. Ben yaşadığım sürece taht da benim tahtırevan da. sonrasını gelecek olan düşünsün. İsterse tufan olsun”
***
İşte “Benden sonra tufan” lafı buradan çıkmış ve pek çok olayı anlatan bir söz olarak kullanılmaya başlanmış. 
NOT- Yazı siyasi bir gönderme içermemektedir. O yüzden kendinizi zorlamayın. Bir yarde karşımıza çıktı, hoşumuza gitti ve paylaşmak istedik. O kadar!
Lui
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,