Anavarza efsanesi:

Eskiden Anavarza, yiğit insanların ve güzel kızların barındığı muazzam bir şehirmiş. Kent ve kalesi, dışarıdan gelebilecek her türlü tehlikeye karşı güçlü bir savunmaya sahipmiş. O dönemde şehirde yaşayan ustalar, taştan oymalarla evleri ve meydanları süsler, insanları hayranlıkla bırakacak eserlere imza atarlarmış.

Gündüzleri halk, kentten ayrılır, tarlalarda ve bayırlarda işlerini görürmüş. Akşamları ise mutlu bir şekilde kente dönerlermiş. Kentin dışı derin hendeklerle ve yüksek duvarlarla çevriliymiş, sadece kent kapısındaki asma köprüden geçiş mümkünmüş.

Halk, bu güzel kentte huzur içinde yaşarmış. Akşamları evler kahkahalarla dolarmış, ağıtlar şarkı gibi söylenirmiş. Günler birbirini kovalar, halk mutlu ve huzurlu bir şekilde hayatlarını sürdürürmüş.

Ancak, Anavarza Kralı'nın (Aya sen doğma, ben doğayım) dediği dünya güzeli kızı, bir gün kentin huzurunu bozmuş. Bu akıllı ve güzel kız yüzünden kralın gülücüğü soldu, kaşları çatıldı.

Bir gün, Sis Kralının elçisi Anavarza Kralı'na gelmiş ve saygılarını sunmuş.

Elçi: "Ulu Sis Kralı adına, yüce Anavarza Kralına selamlar. Kralım, kızınızı oğluna istemekte ve bu isteğini sizinle paylaşmış bulunmaktayım," demiş.

Kral sakin bir şekilde sormuş: "Peki, kralımızın isteği nedir?"

Elçi cevap vermiş: "Kralımız, kızınızı oğluna gelin olarak istiyor."

Kral düşünceli bir şekilde devam etmiş: "Peki, ya isteğimizi kabul etmezsek?"

Elçi ciddiyetle konuşmuş: "Ulu kralım, böyle bir durumu düşündük. Eğer kızınızı oğlumuza vermezseniz, krallığınıza karşı savaş açmak durumunda kalacağımızı belirtmekle görevliyim."

Kral düşünceye dalmış ve sonra şöyle demiş: "Savaş istemiyoruz, ancak bu kararı düşünmemiz gerekiyor. Sis Kralına, düşüneceğimizi iletiyorum."

Sis Kralının elçisi ayrıldıktan sonra, Misis Kralı'nın elçisi kapıya dayanmış. O da aynı isteği dile getirip tehditlerde bulunmuş.

Anavarza Kralı, iyi yürekli bir insan olarak derin düşüncelere dalmış. Kızını hangi kralın oğluna vereceğini seçmek zorunda kalmış ve bu seçim savaş riski taşıdığı için durumu çözemediğini hissetmiş.

Kızı, babasının haline acıyarak sormuş: "Kral babam, ben senin kızın değil miyim? Neden derdini benimle paylaşmıyorsun?"

Kral cevaplamış: "Kızım, güvercin topuklu yavrum, çok haklısın. Bu durumun üstesinden gelmek zor, ne yapacağımı bilemiyorum."

Kız gülerek demiş: "O kadar da zor değil, babacığım."

Kral şaşkın bir şekilde sormuş: "Nasıl yani?"

Kız yanıtlamış: "Şeytan bile bu düğümü çözemez, demedin mi? O zaman basit bir çözüm bulalım. Evlenmeyi reddedelim, iki krallık arasında savaş olmasın. Ben senin kızın olarak yanında kalırım, gerisi önemli değil."

Kral gülerek kızına sarılmış: "Güvercin topuklu yavrum, senin kalbindeki bilgelik beni şaşırtıyor. Bu sorunu seninle birlikte çözeceğimizi bilmek beni rahatlatıyor."

Kız:

Hayır, kral babam; bundan kolay bir çözüm yok. Diyebilirsin ki, ben kızımı veririm. Veririm ama bir şartım var. Anavarza'nın suyu az. Buraya bol suyu önce kim getirirse, onun oğluna kızımı veririm. Onlara öyle söyleyin siz. Gerisine karışmayın.
Kral düşündü ve gülerek söyledi:

Bak işte bunu hiç düşünmemiştim. O zaman savaşsız çözeriz bu işi.
Kız:

Elbette, babacığım. Halkımız rahat, huzur içinde yaşıyor. Onların benim yüzümden acılara katlanmalarını, ölmelerini istemem hiç, demiş.
Kral sevgiyle kızına bakarak:

Böylece aradan günler geçmiş, her iki kralın elçileri Anavarza Kralı'nın kararını öğrenmek üzere Anavarza'ya gelmişler. Kral, onlara kızının öğrettiğini söylemiş.

Anavarza'ya bol suyu ilk getirenin oğluna kızımı vereceğim. Kararımı krallarınıza böyle iletiniz, demiş.

Elçiler, bu kararı hemen kendi krallarına iletmişler. Bunun üzerine, Sis Kralı yukarıdan, Misis Kralı aşağıdan başlamış su yolunu yapmaya. Sis Kralı, su yolunu yontma taşlardan çok güzel ve sağlam bir biçimde yaptırmaya uğraşırmış. Bu yüzden işi gecikmiş. Misis Kralı ise kerpiçten yaparmış su yolunu, bu nedenle Misislilerin su yolu çabuk ilerlemiş.

Kuruyemişleri suda bekletip tüketmenin şaşırtıcı faydaları! Kuruyemişleri suda bekletip tüketmenin şaşırtıcı faydaları!

Günler geçmiş, yollar ilerlemiş, sonunda aşağıdan Misislilerin su yolu görünmüş. Ancak Sislilerden bir haber yok. Misislilerin su yolu kente yaklaşmakta olduğunu gören kız, içten içe Sis Kralı'nın oğlunu seviyormuş. Ona adamlar göndermiş ve:

İyiye kötüye bakma. Elini çabuk tut, demiş.
Ancak taş yol bu. Peynir gibi doğranacak, çamur gibi sıvanacak bir şey değil. Sonunda Misislilerin yolu bitmiş, su gelmiş kentin kapısına dayanmış. Ancak kız, bu duruma dayanamamış. Kendisini kayalıklardan aşağıya atmış.

Derler ki, Anavarza o günden sonra bir daha şenlik nedir bilmemiş. Kentin evlerinden neşe dolu kahkahalar yükselmemiş.


 

Editör: Sakarya Gazetesi