Coğrafi Konumu: Türkiye'nin güneyinde, Toros Dağları'nın eteklerinde yer alan Adana, Çukurova'da Seyhan Nehri üzerine kurulmuştur. Akdeniz'e olan 160 km'lik kıyısı, Avrupa ile Asya arasında önemli bir ulaşım ağına sahip olmasını sağlamaktadır.
Komşu İlleri: Adana'nın doğusunda Osmaniye (90 km), güneydoğusunda Hatay (190 km), kuzeydoğusunda Kahramanmaraş (187 km), kuzeyinde Kayseri (332 km), kuzeybatısında Niğde (205 km) ve batısında Mersin (70 km) illeriyle komşudur.
Topografyası: Adana, Orta Doğu ile kara ve demiryolu bağlantısını sağlar. Toroslar'da Gülek Boğazı üzerinden gerçekleşen bu bağlantı, şehrin toplam yüzölçümünün %49'unu dağlık, %23'ünü yaylalar ve %27'sini ova ve düzlük alan oluşturur. Güneyden kuzeye doğru gidildikçe Toroslar'ın zirveleri 2500 m'ye kadar yükselir. Toros Dağları'nın etekleri Akdeniz'e doğru genişleyerek ova formunu alır. İç Anadolu'dan kaynaklanan Seyhan ve Ceyhan Nehirleri, Adana'dan Akdeniz'e doğru akar. Toros Dağları'nın zirvesinde yedi göl bulunmaktadır. Seyhan Nehri üzerinde Seyhan ve Çatalan Baraj gölleri, Ceyhan Nehri üzerinde Aslantas Baraj gölü ile birlikte, Karataş'ta Akyatan ve Agyatan kuş cenneti gölleri Adana'nın doğal güzelliklerini oluşturur.
İklimi: Adana, Akdeniz ikliminin karakteristik özelliklerini taşır. Yazları sıcak ve kurak, kışları ılıman ve yağışlı bir iklimle tanınır. Ortalama yağış miktarı yılda 625 mm'dir. Yağışlar %51'i kış aylarında, %26'sı ilkbaharda, %18'i sonbaharda ve %5'i yaz aylarında düşer. En soğuk ay Ocak (ortalama 9 °C), en sıcak ay ise Ağustos'tur (ortalama 28 °C). Adana, iklimi ve doğal güzellikleriyle Doğu Akdeniz'in incisi olarak öne çıkmaktadır.
Bitki Örtüsü: Adana, Akdeniz ikliminin etkilerini taşıyan zengin bir bitki örtüsüne sahiptir. Denizden 700-800 metre yüksekliğe kadar olan bölgelerde, mersin (murt) (Myrtus communis), sandal (Arbutus andrachne), kermes meşesi (Quercus coccifera), çınar (Platanus orientalis), yabani zeytin (Olea europaea sylvestris), akça kesme (Phillyrea latifolia), menengiç (Pistacia terebinthus), sakız ağacı (Pistacia lentiscus), funda (Erica verticillata), erguvan (Cercis siliquastrum), kara çalı (Paliurus spina), zakkum (Nerium oleander), okaliptüs (Eucalyptus spp) gibi makiler ağırlıklı olarak görülür. 800 metreden sonra geniş yapraklı meşe (Quercus calliprinus), kızılcık (Cornus mas), defne (Laurus canariensis), daha yükseklerde çam türleri (Pinus nigra, Pinus sylvestris), ardıç (Juniperus), kayın (Fagus), Toros göknarı (Abies cilicica), sedir (Cedrus libani) ve 2000 metreden sonra alp tipi çayırlar renkli çiçekleriyle doğanın doğal bir güzelliği sunar.
Çukurova bölgesinde bahar aylarında kardelen (Galanthus plicus), yabani sümbül (Cyclamen mirabile hidebr), ada soğanı, nergis (Narcissus), sümbül (Hyacinthus) gibi yumrulu bitkiler sıklıkla gözlemlenir.
Ayrıca, bölgede yetişen gelincik (pampal) çiçeğinin Avrupa'daki türlerinden farklı olduğu bilinmektedir. Adana'nın doğal zenginlikleri arasında yer alan bu çeşitlilik, bölgenin flora açısından ne kadar zengin ve çeşitli olduğunu göstermektedir. Doğanın bu renk cümbüşü, Adana'nın doğal güzelliklerini ve biyoçeşitliliğini vurgular.
"Adana'nın Zengin Tarih Serüveni"
Tarihçesi: Adana, zengin tarihinde birbirinden farklı on farklı medeniyete ve 18 ayrı siyasi yapılanmaya ev sahipliği yaparak, Anadolu'nun tarihine tanıklık etmiştir.
Adana'nın tarihî geçmişi M.Ö. 6000 yıllarına kadar uzanmaktadır ve Antik Kilikya Bölgesi'nin en önemli şehirlerinden biri olarak öne çıkar. Adana, adını Yunan mitolojisine göre Gök tanrısı Uranus'un oğlu Adanus'tan almıştır. Seyhan Nehri'nin kıyılarında, Toros Dağları'ndan ovaya doğru uzanan geniş kıvrımlar üzerinde kurulmuştur.
Adana'nın tarih sahnesine çıkışı, neolitik döneme ait Tepebağ Höyüğü'nde yerleşik hayata geçişiyle başlamıştır. M.Ö. 1350'lerde Hitit Federasyonu'na dahil olan Adana, M.Ö. 9. yüzyılda Asurlular'ın, M.Ö. 7. yüzyılda İranlılar'ın egemenliğine girmiştir. M.Ö. 333'te Büyük İskender ve ordusuna ev sahipliği yapmış, İssos Savaşı'ndan sonra Makedonyalılar'ın, İskender'in ölümünden sonra ise Selefkiler'in egemenliği altına girmiştir.
M.S. 260'ta Sasaniler'in, M.S. 4. yüzyılda Bizanslılar'ın, 8. yüzyılda Abbasiler'in, 10. yüzyılda tekrar Bizanslılar'ın, 11. yüzyılda Selçuklular'ın, 12. yüzyılda Ermeniler'in, 14. yüzyılda da Memlükler'in egemenliğine geçerek tamamen Türklerin olmuştur.
Türk Memlük Devleti zamanında Orta Asya'dan Çukurova'ya gelen Türkler, bu verimli topraklarda yeni bir medeniyetin temellerini atmışlardır. Pyramos Nehri'nin adı Ceyhan, Sarus Nehri'nin adı ise Seyhan olarak değişmiştir.
1352 yılında kurulan Ramazanoğulları Beyliği, 1517 yılına kadar devam etmiş ve bu tarihte Osmanlı İmparatorluğu tarafından Adana'ya bağlanmıştır. Adana, 1535 yılında Kanuni Sultan Süleyman'ın Doğu seferine çıktığı, 1638'de IV. Murat'ın Bağdat seferine çıktığı, 1833'te Osmanlı Devleti'ne başkaldıran Mısır valisinin oğlu İbrahim Paşa ve ordusuna ev sahipliği yapmıştır.
I. Dünya Savaşı'nın sona erdiği 1918 yılında, Adana Türkler için yeni bir mücadele dönemini başlatmıştır. 31 Ekim 1918'de Adana'ya gelen Mustafa Kemal, burada Yıldırım Orduları Komutanlığı'nı devralmış ve Adana'da Kurtuluş Savaşı'nın ilk işaretini vermiştir. Bu dönemde düşman kuvvetleri Adana ve çevresini işgal etmiş ve Ermeni devleti kurma amacında olmuşlardır. 1918-1919 yıllarında Adana halkına zulüm ve işkence uygulanmış, bu baskılara dayanamayan Adanalılar "Kilikya Milli Kuvvetler Teşkilatı"nı kurmuşlardır.
5 Ağustos 1920'de Mustafa Kemal, Fevzi Bey (Çakmak) ve milletvekilleri Pozantı'ya gelerek burayı il merkezi haline getirmiş ve Pozantı Kongresi'ni düzenlemişlerdir. 1920 Kasım ayında Fransızlar Adana'yı terk etmiş ve Fransız Hükümeti, TBMM Hükümeti'ni resmen tanımıştır. 20 Ekim 1921'de Ankara Antlaşması imzalanmış, bu anlaşmaya uygun olarak 5 Ocak 1922'de Fransızlar tamamen Adana'dan ayrılmıştır. Bu tarihten itibaren il merkezi tekrar Adana'ya taşınmıştır.