Milli mücadelenin ardından Karaköse adı verilen şehir, daha sonra 1946 yılında Ağrı Dağı’ndan esinlenerek “Ağrı” ismini almıştır. Osmanlı döneminde bu bölgedeki şehirleşme, 1860 yılında Pakrevand (Üçkilise) piskoposu Hovhannes önderliğindeki Bitlisli Ermeni ticaret gruplarının Karakilise adını verilerek başlamıştır.
Ağrı Dağı
Türkiye'nin en büyük dağı olan Ağrı Dağı jeolojik konumu ve Büyük Tufan'dan sonra Nuh'un gemisine ev sahipliği yapması dolayısıyla efsanevi özelliği olan bir dağdır. Kutsal kitaplarda da adı geçen Ağrı Dağı'nın farklı dillerde birçok ismi vardır. Başlıcaları Ararat, Kuh-i Nuh, Gli Dağ, Cebel ül Haris'tir. Marco Polo'nun hiçbir zaman çıkılamayacak dediği dağa ilk tırmanışı kayıtlara göre 9 Ekim 1829 yılında Prof. Dr. Frederik Von Parat tarafından gerçekleştirildi.
İshak Paşa Sarayı
Doğubayazıt’ın 7 kilometre güneydoğusunda, Eski Beyazıt’a ve ovaya hakim yüksek bir tepenin üzerine kurulmuş, pek çok bölümleri olan komple bir saraydır. Birinci Dünya Savaşı'na kadar Bayezid Sancağı bu saraydan yönetilmiştir.
Urartu Kalesi
Doğubeyazıt’ın 5 kilometre doğusunda, Eski Beyazıt’ın kuzeydoğusundaki Belleburç denilen yerde bulunuyor. Kayalıklar üzerindeki bu kalenin yapım tarihi bilinmiyor. Büyük olasılıkla kale Urartular Dönemi'nden kalmıştır. Günümüze oldukça harap bir durumda gelen kalenin içerisinde Urartu mezarları ile Antik Çağ'lardan kalma mimari kalıntılar bulunuyor.
Durupınar Sitesi
Durupınar sitesi, Ağrı’nın Doğubayazıt ilçesinde, gizemli ve tartışmalı bir yapıya sahip olan ve Nuh’un Gemisi’nin kalıntıları olduğuna inanılan bir yerdir. Durupınar’ın, Bilim insanları, Tendürek Dağı’nın lav akıntıları sonucu oluştuğu ve bu nedenle de gemi şeklindeki yapının aslında doğal bir oluşum olabileceğini anlatılıyor.
Abdigor Köftesi
Abdigor köftesi, Ağrı yöresine ait geleneksel bir yemektir. Ana malzemeleri dana kıyma, pirinç, tuz, karabiber, kimyon ve toz kırmızı biber olan bu köfte, önce yoğrulur, sonra kaynar suda pişirilir ve en sonunda pirinçle birlikte servis edilir.
Gösteberg Eti
Üzerine gosteberg otu ince kıyılarak serpilir. Tüm bu karışım aynı hayvanın postu içerisine koyularak açık yerleri dikilir. Düz bir yerde üzerine nemli toprak yığılır, bu toprağın üzerinde bir saat kızgın ateş yakılır. Bir süre dinlendirildikten sonra post açılarak servis yapılır.