Ankara'nın ilk kuruluş tarihi kesin olarak bilinmese de, kent çevresinde yapılan araştırmalar tarih öncesi izlerin bulunduğunu göstermektedir. Buluntular ve araştırmalar, Ankara'nın tarih öncesi dönemlerden itibaren insan yerleşimine sahne olduğunu göstermektedir. Hititlerin, Friglerin, Lidyalıların ve Galatların Ankara'da yaşamış olduğuna dair bulgular ve kaynaklar mevcuttur. Örneğin, Ankara'nın doğusunda bulunan Çorum ili sınırları içindeki Boğazköy’de (Hattuşa) yapılan kazılar, şehirle ilgili önemli ipuçları sunmuştur. Bazı tarihçilere göre, Hitit eserlerinde sıkça rastlanan "Ankuwa," muhtemelen bugünkü Ankara'nın bulunduğu yerdir.

Ankara: Büyük tarih

Hititlerin ardından bölgeye Frigler yerleşmiş ve şehir merkezi olarak bilinen Ulus'ta yapılan kazılar, Friglerin varlığına dair kesin kanıtlar sunmuştur. Ancak, Pers kralı Kyros'un Anadolu'yu fethetmesiyle birlikte Ankara'nın Lidyalıların eline geçtiği bilinmektedir. Daha sonra Büyük İskender'in Pers hâkimiyetine son vermesiyle Ankara, Makedonya İmparatorluğu'nun kontrolü altına girmiştir.

depositphotos_137131418-stock-photo-panoramic-ankara-and-anitkabir

Roma İmparatoru Augustus döneminde kesin olarak Roma egemenliğine katılan Ankara, bu dönemde bir eyalet olarak gelişmiş; mabetler, pazar yerleri, yollar ve su yolları yapılmıştır. Bizans İmparatorluğu döneminde 334-1073 yılları arasında Bizans hâkimiyeti altında kalan Ankara, bu süre zarfında Hristiyanlık için önemli bir merkez haline gelmiştir. Ancak, VII. yüzyılda Sasani İmparatorluğu'nun akınlarına ve sonrasında Arapların şehri ele geçirmesine kadar farklı dönemlerden geçmiştir.

Ankara, Türkiye'nin başkenti olarak büyük bir tarih ve kültür mirasını taşımaktadır. Şehrin kaderi, Bizans ordularının Selçuklu Sultanı Alpaslan tarafından 1071 yılında Malazgirt Meydan Muharebesi'nde mağlup edilmesiyle Türklerin eline geçmiştir. Bu zafer sonucunda Ankara, stratejik bir konumda bulunan Ankara Kalesi ile birlikte Türklerin kontrolüne girmiştir. Doğal kaynaklar bakımından zengin olan ve Ege liman kentlerinden başlayarak Mezopotamya'ya kadar uzanan önemli ticaret yolları üzerinde bulunan bölge, Ankara'nın önemini artırmıştır.

Ankara'nın en parlak dönemi Alâaddin Keykubat zamanında yaşanmıştır. Bu dönemde şehir askeri açıdan güçlendirilmiş, ayrıca dinî ve ilmî eserlerle donatılmıştır. Ancak, Moğol istilası sırasında şehir büyük bir sınavla karşılaşmış ve Ankara Kalesi, Sultan II. Gıyaseddin Keyhüsrev döneminde Moğol saldırılarına karşı bir sığınak haline gelmiştir. Maalesef, bu istila sonucunda Selçuklu devleti zayıflamış ve Ankara, İlhanlılar devletinin egemenliği altına girmiştir. Bir süre İlhanlılar ve ardından Eretna oğullarının yönetimi altında kalan şehir, 1354 yılında Osmanlı İmparatorluğu'na katılmıştır.

B sınıfı ehliyet sahiplerini bekleyen büyük değişiklikler! B sınıfı ehliyet sahiplerini bekleyen büyük değişiklikler!

Osmanlı İmparatorluğu döneminde, Ankara Anadolu'nun önemli bir eyalet merkezi olmuş ve Kanuni Sultan Süleyman döneminde Anadolu'daki bir eyalet örgütü içinde başkent olmuştur. Ancak, 17. yüzyıl başlarında Celali Ayaklanması sırasında isyancılar tarafından ele geçirilmiştir. Bu dönemden sonra, Ankara yeniden Osmanlıların egemenliği altına girmiş ve güvenli bir Osmanlı vilayeti olarak varlığını sürdürmüştür.

Balkan Savaşı'nın ardından Rumeli vilayetlerinin kaybedilmesiyle, Türkiye'nin batı sınırları İstanbul'a oldukça yaklaşmıştı. Bu durum, İstanbul'un tehlikede olduğu ve başkentin Anadolu içinde daha güvenli bir yere taşınması gerektiği düşüncesini doğurmuştur. Bu nedenle, Ankara 13 Ekim 1923'te Türkiye Cumhuriyeti'nin başkenti olarak ilan edilmiştir.

Ankara, bu süreçte küçük ve yoksul bir şehirden, Türkiye'nin modern başkenti haline gelmiştir. İstiklal Savaşı'nın yönetim merkezi olarak kullanılan Ankara, Türkiye'nin milli mücadelesinin sembolü olmuş ve Cumhuriyet'in ilanının ardından hızla büyümüş, modern bir görünüm kazanmıştır.

Ankara'nın diğer adı

Ankara şehrinin adının kökeni hakkında kesin bilgilere ulaşılamamıştır. Ancak belgelere dayanmayan ve tarih boyunca dilden dile dolaşan rivayetlere göre, bu şehrin ilk adı Galatlar tarafından verilmiş ve Yunanca'da "çapa" anlamına gelen "Ankyra" şeklindeydi. Zamanla, bu isim çeşitli değişimlere uğradı ve farklı dönemlerde farklı şekillerde kaydedildi. "Ancyre," "Engüriye," "Engürü," "Angara," "Angora" gibi varyasyonlarla anılan şehir, sonunda günümüzde kullandığımız "Ankara" halini aldı. Bu isim evrildikçe, şehrin tarihindeki izlerini de yansıttı ve zamanla büyüyen ve gelişen bu şehrin kimliğine katkıda bulundu.

Editör: Sakarya Gazetesi