Ankara keçisi, 13. yüzyılda Türkler tarafından Hazar Denizi'nin doğusundan Anadolu'ya getirilmiştir. Orta Anadolu'nun kurak iklimi ve verimli toprakları, Ankara keçisinin burada mükemmel bir şekilde uyum sağlamasını sağlamıştır. Bu nedenle, keçi bu bölgede ekonomik değer taşıyan seçkin bir hayvan haline gelmiştir. Ankara keçisi, özellikle 1939 yılına kadar Orta Anadolu'da, özellikle Ankara ve çevresinde, ekonomik bir değere sahip olmuştur. Farklı dönemlerde bu keçiler, Türkiye'den çeşitli dış ülkelere ihraç edilmiş ve gittikleri her yerde adını korumuştur. Halen dünya genelinde Ankara keçisi olarak bilinir ve bu şekilde Ankara'nın ve Türkiye'nin adını tüm dünyaya duyurur.
Anakara Keçisi: Tüm ileçelerinde yetiştiriliyor
Ankara keçisi, Ankara'nın tüm ilçelerinde yetiştirilir, ancak en kaliteli ürünler Ayaş, Beypazarı, Güdül ve Nallıhan gibi ilçelerden elde edilir. Bu keçinin yünü olan tiftik, hayvansal kaynaklı elyaflar arasında özel bir yere sahiptir. İncelenen kaşmir, alpaka, devetüyü, keçi kılı vb. hayvansal elyaflar içinde önemli bir konuma sahiptir. Tiftik, üretim miktarı ve özellikleri nedeniyle değerli bir elyaf olarak kabul edilir. Günümüzde tekstil endüstrisinde yaygın bir şekilde kullanılır ve özellikle dokuma sanayisinde tercih edilen bir elyaf türüdür. Pamuk, yün, doğal ve sentetik elyaflarla karıştırılarak farklı oranlarda kullanılır.
Tiftik keçisi Anadolu'ya getirildiği andan itibaren Ankara ve çevresinde sof üretimiyle bilinir hale gelmiştir. Bu keçinin tüyleri özenle işlenir ve iplik haline getirilir. Türk tekstilinde önemli bir yeri olan "Ankara Sofu" adı verilen ürün, bu iplikten üretilirdi. Ankara Sofu, renk çeşitliliği, dokusundaki ustalık ve ince desenleriyle dikkat çekerdi. Tiftik keçisinin tüylerinden elde edilen ürünler, hem yerel hem de uluslararası ticarette önemli bir rol oynardı.