Evet, ne mutluyum ki ben bir anneyim. Çok güzel ve özel bir evlat yetiştirdim, onunla hep gurur duydum, duyuyorum da. Bana anneliği tattıran canım oğlum her daim yanımda oldu salt anneler gününde değil, zaten güzel de doğru da olanı budur.
Dünyada sadece kendi cinsimiz anne olmuyor elbette. Diğer canlıların da anneleri var, o anneler de aynı bizler, bizim annelerimiz gibi kutsal canlar. Fedakar, özverili, canlarını bebeklerine adayacak kadar vefalı.
Çok fazla gözlemim var bu bağlamda, hem kendi çevremde hem de basında, görsel medyada. Yangın yerine ölümüne dalıp tek tek bebeklerini oradan kurtaran anne köpekler, kediler. Yağmurun altında sırılsıklam olmayı göze alan, yuvasında kanatlarının altındaki bebeklerini koruyan anne kuşlar. Yavrularını kurtarmak amaçlı yırtıcılara bedenlerini sunan naif ceylanlar.
Annelik duygusunu beklentisiz, tam anlamıyla saf ve derin yaşayan hayvan annelerden biz insan annelerin çok öğrenecekleri var diye düşünmüşümdür sürekli. Böyle düşünmeme sebep olan öyle çok olay duyup, görüp, izliyorum ki. Özellikle de son dönemlerde. Daha göbek bağı üzerinde bebeklerini ortalık yerlere terk eden insan anneler. Çocuklarını salt gelecek güvencesi olarak gören anneler. Doğrusu hepsini de anlatmak gelmiyor içimden. Ama işte hayvan annelerin kendi cinsim annelere verecekleri dersleri bir kez daha doğrulamış oluyor bu yaşanan içler acısı, utanılası vakalar.
Yazımı kaleme aldığım saatlerde ülkemizde genel seçim yaşanmakta. Uzunca süredir siyasi partiler, ittifak ortakları meydanlarda dil döktü, seçmenlerin oylarına talip oldu. Bugün söz bizlerde, irademizi sandığa yansıtacağız. Umarım milletimiz için doğru ve hayırlı bir sonuç çıkar. Hem insan anneler hem hayvan anneler mutlu olsun, iyi yaşasın, hayvanlara kol kanat geren güzel insanlar artık onlar için üzülmesin, yas tutmasın, hayatları zindan olmasın..
Ez cümle, artık gerçekten “bahar” gelsin güzel ülkeme…