Romalılar döneminde Aspendos Kenti'nde yaşayan kralın dünyalar güzeli Belkıs adında bir kızı bulunmaktaymış. Kentin iki ünlü mimarı, kralın kızı Belkıs'a aşık olmuşlardı. Kral, kızını hangi mimarla evlendireceğine karar veremediği için bir yarışma düzenlemeye karar vermiş. Mimarları yanına çağırıp, "Hanginiz Aspendos kenti için yararlı ve güzel bir eser yaparsa, kızım onunla evlenecek" demiş.
Mimarlar uzun ve zorlu bir çalışma sürecinin ardından eserlerini krala sunmuşlardı. Bir mimar, kentin su ihtiyacını karşılamak amacıyla su kemerleri inşa etmiş; diğeri ise ihtişamlı Aspendos Tiyatrosu'nu ortaya koymuştu. Kral, bu iki muazzam eserin karşısında karar vermekte zorlanmış ve kızını en çok kimin sevdiğini anlamak için farklı bir yol denemeye karar vermiş.
Bu sefer mimarlara, "İkiniz de çok yararlı eserler yaptınız. Sözümü tutup kızımı ortadan ikiye böleceğim. Bir yarısını birinize, diğer yarısını diğerinize vereceğim ve evlendireceğim" demiş. Mimarlardan biri, güzeller güzeli Belkıs'ın ortadan ikiye bölünmesine karşı çıkarak, "Ben vazgeçtim, kızınızı rakibime verin" demiş. Kral, kızının bölünmesine razı olmayan mimarı daha çok seven olarak düşünmüş ve kızını bölünmesini istemeyen mimara kızını vermiş.
Farklı bir inanışa göre ise kralın kızının ikiye bölündüğü ve bu nedenle Aspendos Tiyatrosu'nda yarım bir kız heykeli bulunduğu şeklinde bir hikaye de dolaşmaktadır.
