Bitlis, Van Gölü'nün batısında yer alır. Şehrin adı, Makedonya Kralı Büyük İskender'in komutanlarından Bedlis tarafından yaptırılan kaleye dayanır. Bitlis, "Vadideki Güzel Şehir" olarak anılır, çünkü tarihi yapılarla dolu bir vadide kurulmuştur.

Bitlis: Büyük medeniyetler

M.Ö. 400 yıllarında Urartular'ın yerleşim alanı olan Bitlis, zamanla Asurlular, Medler ve Persler gibi büyük medeniyetlerin egemenliği altına girmiştir. M.Ö. 4. yüzyılda Büyük İskender'in yönetimine geçmiş ve daha sonra Doğu Roma İmparatorluğu'nun kontrolü altına girmiştir.

Türkler'in Anadolu'ya yönelik akınları sırasında önemli bir merkez haline gelen Bitlis, 10. yüzyılda Alparslan ve ordularını Ahlat'ta ağırlamıştır. 13. yüzyılda Eyyubiler, Harzemşahlılar ve Moğollar'ın saldırılarına maruz kalan şehir, 1514 yılındaki Çaldıran Savaşı ile Osmanlı İmparatorluğu'nun egemenliğine girmiştir. Osmanlı döneminde ilim, sanat ve kültür merkezi haline gelmiştir.

Birinci Dünya Savaşı sırasında kısa bir süre Çarlık Rusya'nın işgali altında kalan Bitlis, Cumhuriyet döneminde il statüsü kazanmıştır. Şehir, zengin tarihî mirası ve kültürel değerleriyle bilinir ve bu özellikleriyle ziyaretçilerini etkiler.

Bitlis tarihi boyunca farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmıştır ve bu zengin geçmişi, şehirdeki birçok tarihi yapıda görülebilir. Kaleler, camiler, medreseler, köprüler ve kervansaraylar gibi yapılar, Bitlis'in tarihini yansıtan önemli örneklerdir. Ayrıca, Nemrut Yanardağı'nın patlamasıyla oluşan Van Gölü'nün büyük bir kısmı Bitlis il sınırları içindedir. Tatvan, Ahlat ve Adilcevaz ilçeleri, Van Gölü sahillerinin doğal güzelliklerini tarihi yapılarla birleştirir.

Ahlat özellikle uzun yıllar Selçuklu egemenliği altında kalmış ve dünyaca ünlü kümbet adı verilen anıt mezarlarıyla tanınır. Adilcevaz ilçesinde ise Urartular'a ait eserler ve özellikle Kef Kalesi gibi yapılar, şehrin tarihi zenginliğini yansıtır.

Tapuda dijital dönüşüm: Yeni sistem 96 müdürlükte hayata geçiyor! Tapuda dijital dönüşüm: Yeni sistem 96 müdürlükte hayata geçiyor!

Bitlis'in geçmişine dair ilginç bir efsane de vardır. Tarihçi Sultan Şerefeddin'e göre, Büyük İskender için "İki Boynuzlu İskender" denirdi. İskender'in alnında boynuz şeklinde iki et parçası olduğuna inanılırdı. Başka bir açıklamaya göre ise "her 32 yıla karn deniyor" denir ve İskender 32 yıldan fazla yaşadığı için kendisine "İki Karnlı Bey" denirdi. İskender, bölgeyi ziyaret ettiğinde Bitlis'ten çıkan suyu içer ve sağlıklı olduğunu fark eder. Bu suya dayanarak, hizmetçisi Bidlis'ten (Bitlis) kendisine bir kale yapmasını ister. Kale tamamlandığında, İskender kuşatma başlatır ancak kaleyi alamaz. Bidlis, İskender'in ordusunu mancıklarla taşa tutar ve demir oklarla saldırır. Savaş 40 gün boyunca sürer, ancak sonunda İskender çaresiz kalır ve Bidlis'i bağışlar.

Bu efsane, Bitlis'in tarihindeki önemli bir olayı anlatır ve şehrin zengin kültürel mirasını daha da renklendirir.

Tam o sırada Bidlis, içinde mücevherlerle dolu bir kutu, kalenin anahtarı ve diğer armağanlarla Alexander’ın yanına gelir. Hediyeleri atının ayaklarının dibine bırakan Bidlis, saygıyla eğilir ve yeri öper. Ardından hediye kutusunu Alexander’a sunar. Alexander şaşkın bir şekilde sorar: “Neden bu kadar çok askerimi kaybettik?” Bidlis hemen cevap verir: “Efendim, sizin isteğiniz üzerine alınması güç bir kale inşa ettim. Benim amacım buydu. Kale öyle sağlam yapıldı ki, Büyük İskender bile zorlukla alır.” Alexander, Bidlis’in cesaretinden etkilenir ve onu kalenin valisi olarak atar. Bu olay nedeniyle kale, Bidlis'in adını almıştır. Alexander'in talimatıyla inşa edildiği için, Fransız tarih kitaplarında bu yer "Alexander’in Payı Tahtı" olarak anılmıştır.

Editör: Sakarya Gazetesi