Arkeoloji Salonu ve Etnoğrafya Salonu olmak üzere iki farklı tema altında düzenlenmiş bu müze, ziyaretçilere geçmişten günümüze uzanan bir yolculuk vaat etmektedir.
Arkeoloji Salonu: Keşfe Doğru Bir Yolculuk
Arkeoloji Salonu, tarih boyunca önemli medeniyetlere ev sahipliği yapmış bölgelerden gelen eserlere ev sahipliği yapmaktadır. Neolitik Dönem, Eski Tunç Çağı, Frig, Urartu, Lidya, Grek, Roma ve Bizans dönemlerine ait mermer, cam, maden ve pişmiş topraktan yapılmış eşsiz eserler, ziyaretçilere bu medeniyetlerin izini sürme fırsatı sunmaktadır.
Salon içinde kronolojik bir sırayla sergilenen eserler arasında özellikle Roma dönemine ait olan mermer heykeller, pişmiş toprak ve cam mezar hediyeleri dikkat çekmektedir. Ayrıca, Grek, Roma, Bizans ve İslami kültürlere ait bronz, gümüş ve altın sikkelerin yer aldığı zengin bir sikke bölümü de bulunmaktadır. Osmanlı Dönemi Defineleri ve Grek Şehir Sikkeleri gibi özel eserler, tarih tutkunlarını cezbetmektedir.
Etnoğrafya Salonu: Yakın Geçmişin İzleri
Etnoğrafya Salonu, 19 ve 20. yüzyılın ilk yarısına ait eserleriyle, yakın geçmişimize ayna tutmaktadır. Mahalli el sanatlarından olan Mudurnu oyaları, Kıbrısçık giysileri, ziraat aletleri, Bolu’da kına gecesi ve Merkeşler Köyü davul–zurna ekibinin canlandırıldığı bölümler, ziynet eşyaları, anahtar koleksiyonu, dini eserler, silah koleksiyonu ve çeşitli dokumalardan oluşan etnoğrafik eserler, geçmişin yaşam tarzını yansıtmaktadır.
Açık Hava Müzesi: Taşlardan Bir Hikaye
Müze bahçesi, açık hava müzesi görünümüyle büyük boyutlu taş eserlere ev sahipliği yapmaktadır. Bu eserler, ziyaretçilere sadece görsel bir şölen sunmakla kalmayıp, aynı zamanda geçmişin taşlardaki izlerini de takip etme fırsatı sağlamaktadır.
Kültür Merkezi'nin bu müzesi, tarihin derinliklerinden günümüze uzanan bir perspektif sunarak ziyaretçilere unutulmaz bir deneyim yaşatmaktadır. Her bir bölüm, farklı zaman dilimlerinde var olan kültürleri anlamak ve değerini kavramak adına benzersiz bir kaynaktır.