Pazar günü R.A. isimli öğrencinin intihar etmesi sonrası çeşitli iddialar ortaya atılmıştı. En büyük iddia ise maddi durumlardan dolayı olmasıydı. Konu hakkında geniş çaplı soruşturma başlatan Eskişehir Başsavcılığı, olayın parayla ilgili olmadığını açıklamıştı.
Olayın ardından bugün akşam saatlerinde merkez yemekhanede buluşan öğrenciler, sloganlar atarak olayın yaşandığı yeni yemekhaneye yürüyüş gerçekleştirdiler. Burada yapılan açıklamada ise şu ifadelere yer verildi:
"Bugün burada, Anadolu Üniversitesi Dayanışma Ağı olarak, aslında yemekhane gündemi üzerinden toplanmayı amaçlamıştık. Basının ve kamuoyunun haberinin olduğu bir eylem planımız vardı. Her geçen gün kötüye giden yemekhane koşullarına karşı ses çıkaracaktık.
Gündemimizdeki ani değişikliğin anlaşılabilir olduğunu düşünüyoruz, ama biz bu iki gündemin birbirinden bağımsız olmadığını da biliyoruz. Yemekhanedeki koşullar artık insani standartların dışına çıkmıştı ve biz öğrenciler ise, Türkiye’deki ekonomik çöküşün faturasının biz öğrencilere kesilemeyeceğini söyleyecektik.
Dün ne yaşandı peki?
Dün, bu ülkedeki herkesin farkında olduğu yönetememe krizinin en ağır faturası kesildi.
Dün, eğitim fakültesinden arkadaşımızı kaybettik.
Çok üzgün, bir taraftan da çok öfkeliyiz. Bugün ise aynı hissiyatı paylaştığımız arkadaşlarımızla bir araya geldik.
Öfkeliyiz, çünkü bizler bir öğrencinin hayatta kalabilmek için nelerle boğuştuğunun farkındayız. Okulumuzu devam ettirebilmemiz için çalışmak zorunda kaldığımızın farkındayız. En temel haklarımızdan biri olan barınma hakkımız için bin bir çaba ve zorluk sarfederken, bir de aralarından en ucuzunu, en insan sağlığına ve onuruna uygun olmayanını seçmek zorunda olduğumuzun farkındayız.
Bu düzende kimse geçinemiyor, insanca yaşayamıyor, bunun farkındayız.
Bu ülkede kriz yalnızca emekçiler için var. Zenginler daha da zenginleşirken eksilen her zaman bizim cebimizden oluyor. Krizin faturası her zaman bize kesiliyor.
Patronlar, büyük bir iki yüzlülükle cumhuriyetin yüzüncü yılını kutlarken, bu cumhuriyetin öğretmen olmak isteyen bir genci canına kıyıyor. Arkadaşımız gibi binlerce genç gelecek kaygısı ve geçim sıkıntısı içinde yaşıyor, hayattan hiçbir şey beklemiyor, hiçbir şey umut edemiyor.
Öfkeliyiz, bize reva görülen bu yaşam şartlarına öfkeliyiz.
Bu meselenin üstünü örtmeye çalışanlara karşı öfkeliyiz.
Yaşanan olaydan saatler sonra dahi hiçbir şey olmamış gibi davranmaya çalışan üniversite yönetimine karşı öfkeliyiz.
Bu düzen hepimize insanca bir yaşam borçlu ve onu geri alana kadar da sesimizi çıkarmaya devam edeceğiz. Gençlerin yarınlara umutla bakabildiği bir düzen için yan yana gelecek, dayanışacağız.
Bu düzene verecek hiçbir şeyimiz kalmadı.
Bir arkadaşımızı daha kaybetmek istemiyoruz!"