Göynük tarihinde M.Ö. 2000 yıllarında, "Ariler" ve "Hititler" adında yeni gruplar Orta Anadolu'ya gelerek, Proto-Hititlerle karışarak ilk Anadolu topluluğunu oluşturdular. Hititler, özgür beylikler olarak bilinen Etiler'i kurdukları için genellikle Anadolu halkına Etiler olarak anıldılar.

Eski yazılı belge

M.Ö. 1200 yıllarında, Balkanlardan gelen "Trag-Frik" akınıyla Frigler, Hitit Devleti'ni yıktılar. Hititlerin çöküşünden sonra Anadolu'nun kuzeybatısında, özellikle Eskişehir-Kütahya-Afyon civarında Frigya Devleti kuruldu (M.Ö. 1200-620). Frigler, doğuya doğru ilerlerken Bitinya'yı da ele geçirdiler. Frigler'e ait en eski yazılı belge, 1966 yılında Göynük'ün Soğukçam köyünde bulundu. Bu bölge, Bitinya ile Frigya arasında bir geçiş bölgesi olarak önemliydi.

Friglerin ardından, üstünlük Lidya'ya geçti ve Bitinya ve Bitinya şehirleri Lidya'ya bağlandı (M.Ö. 620). Lidya Devleti, M.Ö. 546 yılında İranlılarla yapılan savaşın ardından yıkıldı ve hakimiyet Pers İmparatorluğu'nun eline geçti. Ancak, Makedonyalı İskender'in Asya seferiyle Pers hakimiyeti sona erdi.

Kalıntılar

M.Ö. 279 ve M.Ö. 74 yılları arasında Bitinya Krallığı hüküm sürdü. M.Ö. 188'den sonra Anadolu Roma İmparatorluğu'nun eline geçti. Romalılar, Anadolu'da dolaylı bir hegemonya kurarak Bitinya Krallığı'nı M.Ö. 74 yılında miras olarak aldılar. Göynük'te, Roma dönemine ait bir hamam olan Çatak Hamamı kalıntıları bulunmaktadır.

M.S. 395'te Roma İmparatorluğu ikiye bölündüğünde, Bitinya Doğu Roma'nın, yani Bizans'ın topraklarına dahil oldu. Bizans döneminde Anadolu arazisi "Thema" adı verilen bölgelere ayrılmıştı. Bitinya da bu themalardan biriydi. Selçukluların sahneye çıkmasıyla Bizanslılar kale yapımına önem verdi. Türk baskısı arttıkça Dadastana kalesi gibi diğer kaleleri de korudular.

1071 Malazgirt Meydan Muharebesi'nden sonra kısa bir süre içinde Bolu bölgesi de dahil olmak üzere bütün Anadolu, Kutalmışoğlu Süleyman Bey tarafından Bizanslılardan alındı. Anadolu, bir asırdan fazla süre beylikler halinde yönetildi. Bu dönemde, İznik Beyliği olarak bilinen devlet, Bitinya'yı da içine alıyordu.

Ancak, 1096'da Haçlı Seferleri başladığında Türk-Bizans savaşları uzun yıllar devam etti. Her iki tarafın uç kuvvetleri arasında çekişmeler yaşanmasına rağmen, Denizli-Kütahya-Eskişehir-Bolu dolayları her iki taraf için de sınır bölgesi olarak kaldı. 1243 Kösedağ Savaşı'ndan sonra Moğollar Anadolu'ya hakim oldular ve Selçuklu toprakları İlhanilere vergi vererek varlıklarını sürdürmeye çalıştılar. Bu beyliklerden biri de Göynük Beyliği'ydi. Göynük, Umurbey Beyliği olarak da bilinir (Göynük ilçesine bağlı Umurlar köyü bulunmaktadır). Kaynaklar, Göynük Emiri Cakü Bey'in liderliğinde üç bin atlıya sahip olduğunu belirtir; ardından Umurbey olarak kaydedilen bir lider gelmiştir. Ancak, bazı kalelerin tekfurların elinde olduğuna dair söylentiler vardır.

Eskişehir'e yeni bir kardeş kent! Eskişehir'e yeni bir kardeş kent!

Osman Gazi'nin liderliğindeki ilk Osmanlı akınları 1292'de Göynük ve çevresinde görüldü. Ertuğrul Bey'in yakın arkadaşı Samsa Çavuş ve Sülemiş Mudurnu yaylasında Hristiyan ve Müslüman halklar arasında yakınlaşma sağlamıştı. Köse Mihal'in rehberliğinde Sakarya Nehri'ni geçen Osman Gazi, Samsa Çavuş'la buluştu. Bu hücumda Göynük, Taraklı ve Mudurnu kaleleri de dahil olmak üzere büyük başarı sağlandı.

Sonunda, 1323 yılında Göynük ve civarı fethedilerek Osmanlı topraklarına katıldı. Gazi Süleyman Paşa döneminde (1333), İbn-i Batuta'nın anlattığına göre Göynük, Türkmenlerle dolu olduğu kadar Ahi zaviyelerine de ev sahipliği yapıyordu.

Bolu vilayeti

10 Ekim 1923 tarihinde, Bolu Mutasarrıflık dönemi sona erdi ve Bolu Vilayeti olarak ilan edildi. Bu vilayetin kazaları arasında Düzce, Gerede, Mudurnu ve Göynük yer alıyordu. Cumhuriyet döneminde, 1923'ten 1977 yılına kadar Göynük'te toplamda 46 kaymakam görev yapmıştır.

Göynük, Milli Mücadele döneminde büyük destek vermiş ve bu desteğini somutlaştırmıştır. 1922 yılında, Kaymakam Hurşit Bey'in liderliğinde, Sakarya Zaferi'nin anısını yaşatmak amacıyla ilçeye hakim bir tepeye Zafer Kulesi inşa edilmiştir. Bu kule zaman içinde onarımlardan geçmiş, hatta bir dönem saat kulesi olarak kullanılmıştır ve bugün hala ilçeye nostaljik ve büyüleyici bir atmosfer katmaktadır.

Editör: Sakarya Gazetesi