Benim de içinde bulunduğum bir Dostluk ve İstişare Meclisimiz var. 

Öylesine bir gurup ki, emekli ya da halen görevde olan bürokratlardan tutun da hemen her siyasî görüşten dostlardan oluşuyor. 

Her biri saygın ve konusunda fikir sahibi arkadaşlar. 

Günlük siyasetin dışında “Ortak Payda" Eskişehir.

Zaman zaman bir araya gelip Eskişehir sorunları üzerine görüş alışverişi ve beyin fırtınası yapılıyor. 

Fırsat ve imkân oldukça da konusunda uzman kişiler, siyaset ve devlet adamları konuk ediliyor. 

Geçtiğimiz Perşembe akşamı da Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız Sayın Fatih Dönmez konuğumuz oldu. 

Basın ve televizyonları saymazsak, kendilerini ilk kez yakından tanıma fırsatım oldu. 

İnsanın mayasında olması gereken o büyük ruhluluğun, mektepten medreseden gelmediği bilinen bir gerçektir. 

Uzun idarecilik yıllarım boyunca çok, ama çok fazla siyaset ve devlet adamı görüp tanıdım. 

Ne yazık ki, bulunduğu makamı hak edenlerine pek az rastladım. 

Fatih Dönmez Bakanımız, dar vaktine ve yoğun programına rağmen davete icabet edip teşrif ettiler. 

Ne mutlu ki, hamuru bu yörenin topraklarında yoğrulmuş bir devlet ve siyaset adamı bulduk karşımızda.  

Eskiler, "Üslûb-u beyan aynıyla insan" derler.  

Kendileri teşrifata aldırmayan, kibirden uzak, erdem ve alçak gönüllü bir insan.  

Türkiye’nin en güçlü ve stratejik bakanlığının başında bulunmasına rağmen, nam ve nişandan, mevki ve makamdan müstağni bilge tavrı dikkatlerden kaçmadı.  

Şeyh Edebâli terbiyesi ile yetişenlerin dillerinde, sevgiyle çırpınan bir kalbin kanat vuruşlarını görmüşümdür hep.   

Sayın Bakanımızın mütevazi duruşu ve yüzünden hiç eksik olmayan tebessümü daha sohbet başlamadan orada bulunan hazırunun içini ısıtıverdi.  

Konuşmaları, uyumsuzlukları dengeleyen, beraberlik ruhu taşıyan, insanların farklı dünya görüşleri ve fikirlerinin de olabileceğini kabul eden bir öze sahipti. 

 Sağlam mantığı, konulara vukufiyeti, işini angarya değil bir zevk, bir ihtiyaç haline getirmiş paylaşımcı bir ahlâka sahip karakterde bir insan. 

Hani, "Dışı sükûn ile zahir, derûni mahşerdir" derler ya…

Tam da öyle.

Sohbetin konusu hep Eskişehir oldu.  

Tutum ve davranışları, Eskişehir’i geleceğin ufuklarına ulaştırma cehdinde bir serhat akıncısı havasındaydı. 

Bu toprakların evladı olmanın kolaylığından olsa gerek, kırk yıldır Eskişehir’in sorunlarıyla hemhal olmuş gibiydi.  

“Günübirlik Slogan Siyaseti”nin dışında konuşması dikkatlerden kaçmadı. 

Sayın Bakanımızın kentimizle ilgili gerek orada, gerekse muhtelif zamanlarda izlediğim vaat ve planlarını not alıp önemine binaen ve başlıklar halinde de olsa paylaşmak istedim. 

Göreceğiniz gibi her başlık, üzerinde uzun uzun düşünüp tartışılması gereken nitelike. 

Sorunlara, sıra dışı bir derinlikle ve bir uzman hekim hassasiyetiyle teşhisini koymuş buldum kendilerini. 

İlk sözleri; 

“Eskişehir, bugünkü konumunun çok daha ötesinde bir yeri hak ediyor. Öyleyse ilimizi hak ettiği o seviyeye kavuşturmak için yapacağımız çok iş var” oldu.  

Sanayi sektörüne ait planları başlıklar halinde şöyleydi: 

 -Mevcut OSB'lerle yetinemeyiz. 

 Çağa ayak uyduracak yeni “İhtisas OSB'ler” kurmalıyız.  

-Katma değeri yüksek ürünlerin üretimine ağırlık vermeliyiz.  

-İhracat odaklı sanayi üretimi yaygınlaştırmalıyız. 

-Eskişehir, memleketimize “Ulusal Marka”lar kazandırmış bir kent.  

Fakat bunu yeterli bulmuyoruz.  

-İlimizden küresel ölçekte markalar çıkmasını teşvik ve bilhassa buna öncülük edeceğiz.  

*

Tarımda: 

-Yenilenebilir, temiz enerjiyi teşvik edeceğiz.  

-Atıl ve eski sistem sulama şebekelerini ıslah edeceğiz. 

-Çiftçi aileleri ve çocukları modern tarım teknikleri konusunda eğiteceğiz. 

-İyi Tarım, Akıllı Tarım ve Organik Tarım yapılan alanlar azamî artıracağız.  

- Sözleşmeli üretimle çiftçilerimizin gelirleri garanti altına alacağız.  

*

Ulaşımda: 

-Limana ulaşım ilimiz sanayisi için çok hayatidir.

 Limanı tutup Eskişehir’e getiremeyeceğimize göre, acilen Eskişehir’i demiryolu ile Gemlik Limanına bağlamalıyız. 

*

Madencilik: 

Herkesçe malum; ilimiz, en kritik maden sayılan “NADİR TOPRAK ELEMENTLERİ”i yönünden çok zengindir.  

O yüzden bu kıymetli elementleri işleyecek büyük endüstriyel tesisler kurma çalışmalarını başlattık. 

- Şu an Lityum işletmesinin pilot tesisi bitti. 

 -Şimdi sıra 600 tonluk büyük ölçekli tesisin temelini atmaya geldi. 

 Bu tesis bittiğinde Türk insanı, kullandığı pek çok elektronik ürünün enerjisini Eskişehir'den temin edecek. 

*

 Teknoloji:  

-Teknoparkların fiziki-beşeri imkân ve kapasitelerini geliştireceğiz. 

- Öğrenci ve gençlerimiz için kuluçka merkezleri tesis edeceğiz. 

 -İstihdam ve kalkınma ofisleriyle, gençlerimize özel yetenekler kazandıracağız.  

-İlimizi; oyun ve animasyon geliştirme alanında lider şehir yaparak, “İleri Teknoloji” odaklı endüstriyel tesislerin, nitelikli istihdamın ve bölgesel kalkınmanın öncüsü durumuna getireceğiz.  

Turizm:  

İlimiz, “JEO TERMAL KAYNAKLAR” bakımında çok zengin; bunu biliyoruz.  

Bu kaynakları sağlık turizmiyle birleştirmeliyiz. 

Bu temiz enerjinin ısıtmada ve sera tarımında da kullanılmasıyla Eskişehir, yeşil ve sürdürülebilir şehircilik anlayışına sahip bir kent olacak. 

*

Konu başlıklarından da anlaşılacağı gibi, tadı tuzu olan faydalı bir toplantı oldu. 

Son cümlesi, yüzlerce yıllık dert ve ıstıraplarımıza neşter vurur nitelikteydi: 

“Bilim ve teknolojinin rehberliğinde öylesine çok çalışıp kalkınmalıyız ki; 

HASAN’ın cebindeki para HANS'a asla gitmemeli...”