AK Parti'de Büyükşehir belediye başkan adayı olmak isteyen çok sayıda isim var ama  "Ben partinin büyükşehir belediye başkan adayı olmak isterim" diye bu isteğini açıkça dile getirebilme cesaretini gösteren iki isim var...
***
Bu isimlerden birincisi Nebi Hatipoğlu...
Katıldığı televizyon programında açıkça sorulan soruya açıkça cevap vererek "AK Parti'nin Büyükşehir adayı olmak isterim" dedi...
***
İkinci isim ise Celalettin Kesikbaş...
O da, birimde bulunduğumuz bir televizyon programında açıkça sorduğumuz soruya açıkça cevap vererek" Ben temsil ettiğim camia nedeniyle aday adayı falan olmak. Ama aday olurum. Büyükşehir adayı olmayı kim istemez ki?" demişti.
***
Yukarıda da söyledik...
AK Parti içinde siyaset yapan pek çok isim partinin Büyükşehir adayı olmak istiyor.
Ama hiçbiri çıkıp bunu söylemiyor, söyleyemiyor...
Bugüne kadar AK Parti içinde hiç siyaset yapmamış iki isim, diğerlerinden daha çok ketum olmaları gerektiği halde, aday olmak istediklerini saklamadan, açıkça ve cesaretle ilan edebiliyor...
Ne diyelim?
Bu da bir şey sonuçta...

,,,,,,,,,,,,,

NASIL BİR SARMALIN İÇİNE DÜŞTÜYSEK ARTIK?

Ülkeyi yöneten hükümetlerin yıllardır söylediği iki şey hiç değişmiyor.
Birincisi; “Yapısal Reformlar yapacağız.”
İkincisi de “Acı reçete uygulamak zorundayız” söylemleri...
***
Onca hükümetler değişti ama iş başına gelen her hükümetin bu iki söylemi nedense hiç değişmedi.
Dahası…
Yapılan yapısal reformların hiçbiri, birkaç zümre dışında vatandaşın yararına sonuç vermedi.
Hiçbir yapısal reform, birkaç kesim dışında soruna çare olmazken, uygulanan acı reçeteler de ülkeyi refaha çıkartmak bir yana halkı daha da fakirleştirdi.
***
Örneğin; Emeklilik yaşının yükseltilmesi yapısal bir reformdu…
İmar barışından tutun da vergi barışına kadar ne kadar “yapısal reform” adı altında yapılan ne kadar reform varsa, hiçbirinin vatandaşın lehine olumlu sonuçları olmadı.
Hatta öyle ki;
Yapılan yapısal reformlar sonrası ülke, reformlar yapılmadan önceki dönemlerden bile kötü hale geldi.
Zira…
Yapısal reformlar bir şeyleri düzeltme yerine daha da bozulmasına neden oldu.
***
İşin ilginç tarafı…
Her yapılan reform sonrası  “Acı Reçete”lerin uygulanacağı söylendi…
Aslına bakarsanız, bunca “yapısal reform” adı altında alınan kararlardan sonra ülkenin İsviçre falan olması gerekiyordu…
Hatta…
Bunca yapısal reformun ardından, ihtiyaç duyulmayacak ve başvurulmayacak tek şeyin “Acı Reçete” olması gerekiyordu…
Ama gelin görün ki, ülke, o yapısal reformlar yapılmadan önceki halini mumla arar oldu.
***
O yüzden…
Hükümetlerin “Yapısal reformlar gerçekleştireceğiz” sözünü her duyduğumuzda kendi kendimize “Eyvah!” diyoruz.
Yapısal reform adı altında yapılacak düzenlemelerin yine birkaç zümre dışında halkın herhangi bir sıkıntısını gidermeyeceğini artık öğrendik.
Dahası…
"Reform" sözünün ardından da “Acı reçete” söyleminin geleceğini tahmin edip “Demek ki bu günler daha iyi günlerimizmiş” diyoruz...
***
Nasıl bir sarmalın içine düştüysek artık?
Yapısal reform yapa yapa ortada "Yapı" kalmadı!
O kadar içmemize rağmen acı reçete bitmek bilmedi!
,,,,,,,,,

GİTTİĞİNİZ PARTİDE SİZE DANIŞACAKLAR MI?

Nebi Hatipoğlu'nun parti değiştirmesi sonucu hakkındaki iddialara cevap vermek için katıldığı televizyon programını iki kez izledim.
***
İYİ Parti'den istifa edip AK Parti'ye katılma gerekçeleri arasında, partinin Eskişehir ile ilgili bazı kararlarda  kendisinin görüşünün bile alınmayışını gösteriyor...
***
Örneğin: İlçe başkanlarının görevden alınmasından haberi olmadığını, Melih Aydın ve Emine Edizgil'in belediye Başkan adayı gösterilileceği bilgisini başkalarından duyduğunu söylüyor...
Ardından da "Ben Eskişehir'de partinin tek milletvekiliyim ve partiyi ilgilendiren bu gibi konularda görüşüm bile alınmıyor" diyor.
***
İşte söz konusu programın en can alıcı noktasına da bu sözlerin ardından program yapımcısının sorusu damgasını vuruyor...
Program yapımcısı bu sözlerinin ardından Nebi Hatipoğlu'na şu soruyu soruyor:
"Peki gittiğiniz Parti'de, parti ile ilgili bu gibi konularda size danışılıp, görüşlerinizin alınacağını mı düşünüyorsunuz?

,,,,,,,,,,,,,,