İstanbul Efsanesi: Melek ve Kartal
İstanbul'un tarihine dair pek çok efsane ve anlatı bulunmaktadır. Bu efsanelerden biri, Hans Hermann Russack'ın "İstanbul ve Efsaneleri" adlı makalesinde yer almaktadır. Bu efsane, Roma İmparatorluğu'nun batmak üzere olduğu bir dönemde Krizopolis'li (Üsküdar) Konstantinos'un rüyasını konu alır.
Konstantinos, rakibi Licinus'u yendikten sonra bir gece rüyasında, Roma İmparatorluğu'nun çöküşünü görmüştür. Bu rüya üzerine, imparator eski Roma'nın temelini atan Ene'nin memleketi Ilion'a (Truva) gidip yeni başkentini kurmaya karar verir. Truva, Roma'ya beşik olacak şekilde daha güzel bir hale getirilecek ve bu sayede Roma şehri ile imparatorluğunun çöküşü önlenecektir.
Konstantinos, Ajaks'ın mezarını referans alarak yeni başkentinin sınırlarını çizmeye başlar. Ancak bir gece, paçavralara bürünmüş bir kadının kendisinden giyecek dilendiği bir rüya görür. Rüya tabircileri, Konstantinos'a yıkık bir şehri tekrar inşa etmesini önerirler. Konstantinos, daha önceki zaferlerinden biri olan Khalkedon'u hatırlar ve Truva'nın yarı tamamlanmış duvarlarını bırakarak, Khalkedon'da yeni ölçümler yapmaya başlar.
Ancak bu sırada gökyüzünden inen görkemli bir kartal, Konstantinos'un elinden ölçü ipini alır ve denizi aşarak eski Bizans şehrinin kapısının önüne bırakır. Konstantinos, Tanrı'nın işaretini anlar ve kartalın düşürdüğü ölçü ipiyle yeni Roma'nın sınırlarını çizmeye devam eder. Maiyeti, imparatorun geniş sınırlara doğru ilerlediğini hayretle izler. Konstantinos'un önünde, maiyetinin göremediği bir melek, sürekli olarak yol göstermektedir. Melek, Marmara kıyılarına gelince durur ve Konstantinos mızrağını saplayarak şehrin sınırlarını belirler.
Bu efsane, İstanbul'un ilk sınırlarının nasıl çizildiğini anlatarak, Bizans'ın Konstantinopolis'inden, Osmanlı'nın İstanbul'una kadar uzanan tarihi boyunca şehrin koruyuculuğunu üstlenen surların ilahi bir işaret sonucu inşa edildiğini vurgular. Ayrıca, Bizans imparatorları, efsanedeki kartalı imparatorluklarının simgesi olarak benimseyerek, ilahi gücün şehirlerini ve imparatorluklarını koruduğuna inanmışlardır.