Erken Dönemler:

Kars ve çevresi, Urartular gibi eski medeniyetlere ev sahipliği yapmıştır. Ancak şehir, MÖ 1. yüzyılda Bagratuni Hanedanı tarafından kurulmuş olan Ermeni Krallığı'nın bir parçası olarak bilinirlik kazandı.

Orta Çağ:

Kars, 9. yüzyılda Bagratuni Hanedanı tarafından bağımsız bir Ermeni prensliği olarak kuruldu. 10. yüzyılda ise Bagratuni Hanedanı tarafından kurulan Bagratlı Krallığı'nın bir parçası haline geldi.

Selçuklu ve Osmanlı Dönemleri:

Kars, 11. yüzyılda Selçukluların egemenliğine girdi. Ardından, 16. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'nun kontrolüne geçti. Bu dönemde, Kars, Osmanlı İmparatorluğu ve Safevi İran arasında sık sık el değiştirdi.

19. Yüzyıl ve Rus İşgali:

1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrasında, Kars Rus İmparatorluğu'nun kontrolüne geçti. Bu dönemde şehirde önemli bir Rus nüfusu yerleşti ve şehirde birçok Rus mimari özelliği taşıyan yapı inşa edildi.

20. Yüzyıl ve Türkiye Cumhuriyeti Dönemi:

1918'de Kars, Ermenistan Demokratik Cumhuriyeti'nin kontrolüne geçti. Ancak kısa süre sonra, 1920'de Türk Kurtuluş Savaşı sırasında, Türk kuvvetleri tarafından geri alındı. 1921'de imzalanan Kars Antlaşması ile Kars ve Ardahan Türkiye sınırları içinde kaldı.

Kültürel Miras:

Kars'ta birçok tarihi eser bulunmaktadır. Bunlardan en bilineni Kars Kalesi'dir. Ayrıca, Ani Harabeleri, şehre yaklaşık 45 km uzaklıkta bulunmaktadır ve "Dünya'nın 1000 Kiliseli Şehri" olarak bilinen Kars, UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer almaktadır.

"Beyaz altın" pamukta hasat zamanı "Beyaz altın" pamukta hasat zamanı

Kars’ın eski adı neydi?

Türkiye'nin doğusundaki bu tarihi şehir, esasen bir menkıbe şehri olarak bilinir. Kars, adını bile bir menkıbeden almıştır. Bu eşsiz kentin ismi, M.Ö. 130-127 yıllarında Kafkas Dağları'nın kuzeyinden Dağıstan'dan gelerek bölgede yerleşen Bulgar Türkleri’nin “Velentur” boyunun “Karsak oymağına” dayanmaktadır.

Ünlü Türk bilgini Kaşgarlı Mahmut, 'Kars' kelimesini "deve veya koyun yününden yapılan elbise" ve "karsak derisinden güzel bir kürk yapılan hayvan, bozkır tilkisi" olarak tanımlamıştır. Bu özgün tanım, Kars'ın Türkiye sınırları içindeki diğer şehirlerden ne kadar farklı ve eşsiz olduğunu ortaya koymaktadır. Aslında, Kars'ın ismi Türkiye sınırları içerisindeki en eski "Türkçe" isim olma özelliğini taşımaktadır.

Tarihi dokümanlarda Kars için kullanılan diğer isimlendirmeler de mevcuttur. Örneğin, antik dönemlerde Batlamyus şehre "Khorsa" adını verirken, Strabom ise "Khorzene" olarak bahsetmiştir. Diğer bir rivayete göre, ismin "Kapı kenti" anlamına gelen Gürcüce bir tabirden, “Karis Kalaki”den geldiği de söylenmektedir.

Ancak Kars'ın isminin geçtiği tek yer Türkiye değil. Uzaklarda, Türkistan'da bir su kaynağı, Dağıstan'da bir köy ve hatta Ural Irmağı civarında bir göl ve dağ bu isimle anılmaktadır. Böylece, Kars'ın adının sadece Türkiye sınırlarında değil, geniş coğrafyalarda da yaşatıldığını görmekteyiz.

Öte yandan, Çıldır Gölü kuzeyinde yer alan ve devlet sınırının ortasından geçtiği Sodalı Göl'ün kuzeyindeki Karsak ya da Karzak Kasabası ile Karsak Gölü'nün adlarının da Bulgar göçebelerinden geldiğine inanılmaktadır.

Kars, sadece tarihsel zenginliği ve coğrafi konumuyla değil, aynı zamanda adının taşıdığı eşsiz anlamlarla da Türkiye'nin en özgün şehirlerinden biridir. Hem menkıbesiyle hem de adının geçtiği coğrafyalarla Kars, tarih boyunca önemini korumuş ve bu özelliğini günümüze kadar sürdürmüştür.

Kaynak: Haber Merkezi