Kayseri Efasanesi: Er ile Cis (Erciyes Dağ'ı isiminin hikayesi)
Ercişler Kabilesi ve beyleri bu topraklarda yaşarmış. Beyin göz kamaştırıcı güzellikteki kızı Cis ise adını duyuran bir isimdi. Bir gün, yöre halkının dillerine destan olan bu güzel kıza hayran kalan bir yiğit belirmiş. Cis de bu yiğidi fark etmiş ve derinden etkilenmişti. Yiğit, cesaretini toplayarak Cis'i babasından istemeye karar verdi. Ancak, bu istekte bulunmadan önce bey, yiğide zorlu bir görev verdi.
Bey, "Karşı dağın zirvesinde alev püskürten bir ejderha var. Onu öldürüp geri gel! Kızım Cis de senin olacak" şartını koştu. Yiğit, aşkı için bu zorlu görevi kabul etti ve Ulu Alplere doğru yola çıktı. Cis'in yanına giderek gelinliği verdi ve "Sen hazır ol, ben ejderhayı kesip geleceğim" dedi. Ancak Cis, yiğidi vazgeçirmeye çalıştı. "Ordular bile baş edemedi, sen nasıl başaracaksın? Dağ çok ıssız, ejderha çok korkunç. Gel, bu işten vazgeç" dedi. Ancak yiğit, aşkından vazgeçmedi.
"Yol zorlu, ejderha büyükse aşkım daha büyük" diyerek yola çıktı. "Eğer ejderha beni öldürürse bir kez yanar, ölürüm. Ancak dönmek, sensiz kalmak; binlerce ölümden beterdir" şeklinde kararlılığını ifade etti. Cis'e aldığı beyaz gelinliği verdi ve "Kısmetse döner, bu gelinliği giyerim" dedi.
Yiğit, silahlarını kuşanarak dağa doğru ilerledi. Cis ise onu durdurmak için peşinden gitti. Ancak, yiğit kararlıydı. Ejderhanın yanına vardığında, alevlerle karşılaştı. Ejderha, onu yakmaya çalıştı, ancak Cis de peşinden gelmişti. Yiğit, sevgilisini korumak için üstüne atıldı ve ikisi de alevler içinde kül oldu. Cis'in beyaz gelinliği dağın zirvesine yayıldı. O günden sonra Erciyes Dağı, beyaz ve dumanlı bir görünüme büründü.