Neolitik dönemleri takiben Kalkolitik, Tunç ve Demir çağlarında da yoğun bir yaşamın sürdüğü bu topraklar, ilk başlarda bağımsız Trak topluluklarına ev sahipliği yapmıştır.

Ancak tarih boyunca hem kuzeyden İskit akınlarına, hem de güneyden Yunan kültürünün etkisine maruz kalmıştır. Pers Kralı Darius'un M.Ö. 513'te bölgeyi fethetmesi, Makedonya Kralı II. Filip'in Trakya'yı ele geçirmesi ve sonrasında Kelt ve Roma egemenliğinin başlaması, Kırklareli'nin zengin tarihine tanıklık etmiştir.

M.S. 4. yüzyılda Ostrogotların ve M.S. 441-447 yıllarında Hunların istilaları sonrası, Trakya'da birçok yerleşim yeri tahrip olmuştur. Bizans döneminde de sürekli olarak Balkanlardan gelen tehditlerle karşılaşan Kırklareli, İmparator I. Justinianus tarafından korunmaya alınmıştır. Avar, Peçenek ve Haçlı istilaları da bu dönemin diğer önemli olayları arasındadır.

Osmanlı dönemine gelindiğinde, 1362'de Sultan 1. Murat'ın emriyle Demirtaş Paşa, Kırklareli'ni Bizanslılardan alarak Osmanlı topraklarına katmıştır. Bu tarihten sonra uzun bir barış süreci yaşayan şehir, 20. yüzyılın başlarında Balkan Savaşı ve I. Dünya Savaşı sırasında yaşanan işgallere sahne olmuş, ancak 10 Kasım 1922'de tam anlamıyla özgürlüğüne kavuşmuştur.

Kırklareli’nin eski adı neydi?

Kırklareli, tarihin derinliklerine uzanan zengin bir geçmişe sahip olsa da, ne zaman kurulduğu ve ilk adının ne olduğu konusunda kesin bilgilere sahip değiliz. Ancak, Bizans döneminde bu bölge "Saranta Ecclesia", yani "Kırk Kilise" olarak anılmaktaydı. Bu isim, XIV. yüzyılda bölgenin Türk hakimiyetine geçmesiyle Türkçeye tercüme edilerek kullanılmaya devam etti.

Cumhuriyet'in ilanından sonra, 1924 yılında yapılan bir değişiklikle, sancak olan Kırk Kilise, il statüsüne kavuşturuldu ve adı Kırklareli olarak değiştirildi.

Kaynak: Haber Merkezi