Konya efsanesi: Dedegül ve Karagöl efsanesi
Dedegül Dağı, eşsiz dede gülleri ile meşhur Anamaslar'ın zirvesidir, aynı zamanda uğurlu kabul edilen bir dağdır. Dağın eteklerinde ise küçük bir gölcük bulunmaktadır, adı Karagöl. Çevre köyler, dileklerini ve adaklarını bu doğal güzelliklere sunarlar. Köylülerin anlatılarına göre, Dedegül Dağı'nın zirvesinde Güldede adında bilinmez bir yer ve ulu bir dede bulunmaktadır. Karagöl ise bu dağın eteklerinde yer alır ve çevre köylülerinin dileklerini kabul eder. Geceleri dede gülleriyle örtülü çayırların pisliklerini temizler, gündüzleri ise her türlü kirletilmeye rağmen Güldede, sabaha kadar iz bırakmadan tertemiz kalır. Bu benzer temizlenme efsanesinin Erenkilit Dağı için de anlatıldığı duyulmuştur.
Çevre köylüler, özellikle çocuk sahibi olma dileklerini gerçekleştirmek için, dileklerini sunmak ve adaklarını Karagöl'e getirmek üzere dağın eteklerine çıkarlar. Dilek dilemenin belirli bir ritüeli vardır. Dilekçi, öncelikle dilek pınarından su içer ve pınara tahıl taneleri ile bozuk paralar atar. Ardından yanındaki Uğur Ardıcı'na çaput bağlar ve orada abdest alarak iki rekât namaz kılar. Daha sonra adak davarı kesilip kan akıtılır ve topluca yenir. Namaz sonrasında tekrar namaz kılan dilekçi, dilek pınarına elini atar. Eğer eline buğday tanesi gelirse, bir oğlu olacak demektir; arpa tanesi gelirse bir kızı olacaktır. Dilek gerçekleşirse, düşlerinde Güldede'yi gördüklerinde dilekleri yerine gelmiş sayılırmış.
Anamaslar halkı için Dedegül Dağı ve Karagöl, sadece birer tabiat harikası değil, aynı zamanda dileklerin ve duaların kabul edildiği kutsal bir mekan olarak kabul edilir. Bu geleneksel ritüeller, köylüler arasında güçlü bir inanç ve bağlılık oluşturmuş, doğanın gizemli ve kutsal güçleriyle etkileşimde bulunma arzusunu yansıtmaktadır.