Türk ve Japon şirketleri arasında bir kürek yarışı düzenlenmesine karar verilmiş. Japon takımında 8 kişi kürek çekiyor, 1 kişi dümencilik yapıyor. Türk takımında ise 2 kişi kürek çekiyor, 3 kişi şeflik, 3 kişi müdürlük yapıyor ve 1 kişi de dümeni kullanıyor.
Her iki takımda, performanslarının en üst düzeyine varabilmek için uzun ve zorlu bir hazırlık döneminden geçerler.
Büyük gün gelir, kendini iyi hisseden iki takım da amansız bir yarışa başlar ama Japonlar yarışı bir kilometre farkla kazanırlar.
Yarış sonrası Türk takımı çok sarsılmış ve Türk şirket yönetimi yarışın açık farkla kaybedilmesinin nedenlerini bulmaya karar verir.
Yapılan araştırmalar, analizler ve uzun çalışmalar sonucu düzenlenen raporlara göre hata bulunur ve çözüm önerisi getirilir.
Çözüm olarak; yönetimdeki düzeni güçlendirmek için 1 genel müdür atanır ve sandaldaki ağırlığı dengelemek için kürekçi sayısı da 1’e indirilir.
Yeni düzenleme sonrası ve yeni sistemde kesin başarı elde edileceği inancıyla,  Japonlara yeni bir yarış teklif etme kararı alınır.

9 kişilik Türk takımı, Japonlarla yapılacak ikinci yarış için artık hazırdır.
Japon takımında, 8 kişi kürek çekiyor ve 1 kişi dümendedir.
Türk takımın da ise yeni yapılanma şekli şöyledir.
1 Genel Müdür
3 Bölgesel Müdür
3 Dümen Şefi

1 Dümenci
1 Kürekçi görev almıştır.

İkinci büyük yarış büyük bir heyecanla başlar ve kıyasıya geçen mücadelenin sonucunda Japonlar iki kilometre arayla yarışı kazanırlar.
Tepesi atan Türk şirketi yönetim kurulu hemen harekete geçer. Yarışın kaybedilmesinde sorumlu tutulan kürekçi kovulur. Müdüre ve diğer personele, sorunun çözümüne olan katkılarından dolayı hatırı sayılır bir ikramiye verilir.

Fıkrada ki ironi bir yana, dünyanın her yerinde başarı takdir edilir ve ödüllendirilir. Bizim de, dünya çapında çok başarılı şirketlerimiz var ama az.
Ülke ekonomisine katkıları küçümsenemez derecede büyüktür. Ancak 80 yıl önce ikinci dünya savaşında yerle bir olmuş Japonya, sistemli ve planlı çalışmayla, Japon teknolojisiyle üretilen ürünlerini, tüm dünyaya satarak başarısını kanıtlamıştır.

Her türlü imkan ve kabiliyete sahip Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunda bu yana, geçen yüz yıllık zamanda ilk 20 yıl hariç, 80 yıllık dilimde, eğitimde, üretimde, hukukta ve teknolojide bazı başarılara imza atılsa da, Bir Japonya, Almanya, İngiltere, Amerika ya da Güney Kore gibi yüksek katma değer üreten ürün ve sistemlerde başarılarımız maalesef sınırlıdır.

Ülkenin bu günkü ekonomi indeksi, üretim ve teknoloji kapasitesi, dünya sıralamasında potansiyelinin çok altında kaldığı, yanlış politikalar sonucu ülke kaynaklarının çoğu heba edildiği, yetişmiş kalifiye eleman sorunu, liyakat ve beyin göçü sonucu geldiğimiz durum pek de iç açıcı değil.
Hal böyle olunca da yıllardır özlem duyduğumuz başarılara, yukarıdaki fıkrada geçen başarı/başarısızlığın nedenlerine, ülke gerçekleri bir nevi ayna tutmuştur.

Sonuç olarak herkesin beklentisi ülkenin güvenli geleceği ve başarısı için kişilerin sahip oldukları bilgi ve liyakat esasına göre görevlendirilmesi, dünyada başarı elde etmiş siysem ve yöntemlerin yerinden uygulanmasıdır.

Aksi takdirde kürek yarışının sorumlusu kim ise elde edilecek başarı ve başarısızlıklar, onun hanesine yazılacaktır.