“Başta rektör olmak üzere yöneticiler hastane binasının ne olduğunu bilmez mi? Oradaki tek sağlam bina kardiyoloji binası olabilir. Hatırladığım kadarıyla aklı başında bir mimar çizmiş ve prefabrik olarak yapılmıştı. Hastane binası ise Allah kabul etsin durumundadır. Senelerce, neredeyse 15-16 sene, üstelik C20-25 betonun olmadığı dönemde elle karılan çimento ile litrelik su şişesi kalınlığında kiriş ve kolonlarıyla iskelet biçiminde, kar yağmur altında bekledi. Sonra bir yerlerden bulunan parayla tamamlandı. Altından, yakınından fay hattının da geçtiği bu bina ivedilikle yıkılmalı, birkaç fakülte aynı binaya taşınıp yer açılmalı ve hastane yepyeni ve sıfır bir bina yapılana kadar, bu binalarda hizmet görmelidir. KADİR BAŞLI”
***
“İşte bu duruma halk arasında "ÇEVİR KAZI YANMASIN' deniyor. Yoksa isteseler anında hemen, bugün bina boşaltılır. Gereken önlemler alınır. Para yok, ödenek yok, gelir yok diye bahane mi olurmuş? Apartman yöneticisi değiller, Üniversiteyi yönetiyorlar. Ama açıklamalar vadeli borç alan ve ödeyemeyince günü kurtarmak adına yarın verecem diyen esnaflar gibi, aciz ve acınası durumda. SELAMİ TUNÇ”
***
“Binanın sıkıntılı olduğunu çok iyi biliyorlar ve onun için somut bir şey ortaya koymuyorlar. Allah korusun bina enkaza dönüşürse tek sorumlusu binanın çürüklüğünü görmezden gelen yöneticilerdir. H. HÜSEYİN”
***
Yukarıdaki yorumlar; günlerdir yazıp çizdiğimiz Tıp Fakültesi hastanesinin depreme karşı taşıdığı risk endişesi karşısında, üniversite yönetiminin somut olmayan açıklamalarıyla ilgili okurlarımızdan gelen yorumlardan birkaçı…
***
Anlaşılan o ki okurlarımız hastane binasının durumuyla ilgili yöneticilerden daha hassasiyet sahibi…
Her biri olabilecek bir deprem karşısında telafisi olmayacak olayların yaşanmaması adına vatandaşlık görevi bilinciyle, endişelerini dile getirip, gereğinin yapılmasını istiyor.
Diğer tarafta ise vaziyet bir deprem yaşanmaması için dua etmeye bağlanmış sanki…
Ne diyelim?
İlgililerin bilgisine son kez sunalım bari!
bina-6

BU DA BÖYLE OLMAZ Kİ AMA!

Hayvanları elbette seviyoruz…
Hayvanların beslenmesini de önemsiyoruz…
Ancak sevdiğimiz hayvanların önemsediğimiz beslenmesiyle ilgili vaziyet resmen çığırından çıkmaya başladı.
***
Yer: Ulus anıtının çevresinde bulunan alan.
İnsanların yoğun olarak kullandığı, buradaki banklara oturup dinlendiği kentin tam merkezi…
Bir tarafta kuşların yemesi için gelişigüzel atılmış ekmekler, diğer tarafta sokak hayvanlarının yemesi için tencerelerle dökülmüş yemekler…
***
Günlerce durduğu ve artık taşlaştığı, üstelik her gün yenilerinin atıldığı ekmekleri ne kuşlar ne de döküldüğü yerde günlerce kaldığı için bozulan o yemekleri sokak hayvanları yiyebiliyor…
Nereden bakarsanız bakın pislik ve çirkin bir manzara…
***
Üstelik bu söylediğimiz yer bu durumda olan tek yer de değil.
Şehir merkezinin pek çok kaldırımlarında aynı iğrenç ve çirkin manzaralar var.
Dahası…
Temizlik görevlileri tepki çekecekleri endişesiyle gelişi güzel  atılan ve hayvanların da yemeyi hiç hak etmediği bu yiyecekleri temizleyemiyor.
***
Sonuç olarak…
İyi niyetle yapılan bu iş kötü sonuçlar yaratıyor ve şehrin merkezinde hiç de hoş olmayan bir tabloya neden oluyor.
Birileri çıkıp bu duruma bir son vermeli…
Sokak hayvanları ve kuşları besleme işi belli bir sistematiğe mi bağlanır yoksa başka bir yöntem mi bulunur bilemiyoruz…
Bildiğimiz; pek çok kişinin bu çirkin görüntülerden rahatsızlık duyduğudur…
çirkin-3

KOMİSYON KURULMALI…

Deprem faciası sonrasında büyük mağduriyetler yaşandı.
Şu sıralar bu yaşanan mağduriyetle ilgili şöyle bir öneri var:
Depremde ortaya çıkan mağduriyetleri gidermek için mahkemeler ve oradan çıkacak cezaların adaleti tam anlamıyla sağlayamayacağı, yaşanacak gecikmelerin mağduriyeti daha da arttıracağı ifade ediliyor.
Bu yüzden de…
Yaşanan mağduriyetler nedeniyle adaletin sadece mahkemelerle sağlanamayacağı ve tarafların bir araya geleceği deprem komisyonlarının kurulması gerektiği ifade ediliyor…
Siz ne düşünürsünüz bilemiyorum ama özellikle mağduriyetlerin bir nebze olsun giderilmesi açısından bu öneri bana doğru bir öneri gibi geldi…
deprem-13