Bu büyük meydan muharebesi, Sakarya Nehri'nin doğusunda ve çevresinde, Anadolu'nun kalbinde, Türk ordusunun oluşturduğu yaklaşık 100 km genişliğindeki cephe hattında meydana gelmiştir. Bu cephe, Kütahya, Eskişehir ve Afyonkarahisar gibi stratejik Anadolu şehirlerini kapsamaktadır.
Muharebenin başlangıcında Yunan ordusu, 10-24 Temmuz 1921 tarihlerindeki Kütahya-Eskişehir Muharebeleri'ndeki başarılarına dayanarak, Anadolu'da ilerlemeye devam etme kararı almıştır. Bu hedef doğrultusunda, Anadolu'nun daha içlerine doğru ilerlemeye başlamışlar ve Ankara Hükûmeti'ni zor duruma düşürme amacını gütmüşlerdir.
23 Ağustos'ta başlayan savaşta, Yunanlılar, Sakarya Nehri’nin doğusunda bulunan Türk birliklerine son darbeyi indirmeyi hedeflemiştir. Ancak Mustafa Kemal Paşa'nın 26 Ağustos 1921'de verdiği "Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır." emriyle, Türk birlikleri hat üzerinde değil, geniş bir alanda savunma yaparak Yunan ilerleyişini durdurmuştur.
Bu muharebe, Kütahya, Eskişehir ve Afyonkarahisar'ın batısından Sakarya Nehri'ne kadar olan geniş bir bölgeyi kapsamıştır. Savaşın yoğunluğu, her iki tarafın da büyük kayıplar verdiği 13 Eylül 1921'e kadar sürmüştür. Yunan ordusunun Sakarya Nehri'nin batısına çekilmesiyle muharebe sona ermiştir.
Tüm bu yaşananlar, Sakarya Meydan Muharebesi'nin sadece bir askeri zafer olmadığını, aynı zamanda Türk milletinin bağımsızlık ve özgürlük ideallerine olan inancının ve kararlılığının bir göstergesi olduğunu ortaya koymaktadır. Bu zafer, Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerinin atıldığı dönemin başlangıcı olarak kabul edilir.