Yaşamın çeşitliliği, renkliliği, olumlu yönleri, olumsuzlukları ve bütünü için zihninde bir tavır geliştirmiş insanlara bakışım daha başkadır.
Bugün ülkemiz için çok önemli olduğuna inandığım; sonuçlarına kuşkusuz saygı duyduğum, düşüncelerimi de mutlaka paylaşacağım seçimle ilgili tavrımı yazmam doğru olurdu.
Sakarya’ya yazılarımı Pazar günleri gönderiyorum. Yazıların Pazartesi günü gazete yöneticilerinin elinde olması gerekiyor.
Seçimler için daha çok söz söyleme zamanımız olacak.
Gelin bugün uluslararası bir yarışta kendini kanıtlamış genç bir insanımızın sözlerini paylaşalım. İnsan ve insanlığın yaşam serüveninde söyleten, söyleyen ve sözün anlamı da değeri de büyüktür. Cannes gibi 76’ıncı kez düzenlenen uluslararası bir film yarışında “en iyi kadın oyuncu ödülü” alan Merve Dizdar’a kulak verelim:
“İnandığı şeyler ve varoluşu için mücadele veren ve bu uğurda bedeller ödeme zorunda bırakılmış bir kadın Nuray karakteri. Onu tanımak ve anlamak için uzun çalışmak isterdim ama ne yazık ki yaşadığım coğrafyada bir kadın olmak, Nuray’ın ve Nurayların duygusunu doğduğum günden beri ezbere bilmemi gerektiriyor. Bu ödülü Nuray ve onun gibi kadınların mücadelesine güç verebilmek için kendine layık görülenlere boyun eğmeyip eyleme geçen, bu uğurda her şeyi göze alan ve ne olursa olsun umut etmekten vazgeçmeyen tüm kız kardeşlerime ve Türkiye’de hak ettiği güzel günleri yaşamayı bekleyen tüm mücadeleci ruhlara armağan ediyorum.”
Başarısını uluslararası eleklerin üstüne taşıdığını kanıtladığı anda Merve Dizdar’a paylaştığımız sözleri söyleten ortam ve iklimi, söyleyenin iç dünyasındaki fırtınaları, sözün ağırlığını derin derin düşündüm.
Toplumların iyisi kötüsü, aptalı zekisi yoktur; iyi eğilmişi, iyi yönetileni vardır. Bu genelleme düşünmenin ötesinde iman ettiğim bir gerçekliktir.
Başarısını kanıtlamış eğitimli bir genç kadınımıza paylaştığımız sözleri söyleten nedir?
Hepimiz düşünmeli, sorgulamalı ve özgürce tartışmalıyız… Bizim kadınlarımıza diğer hemcinslerinden farklı bir varoluş mücadelesi vermesini gerektiren eğitim ve yönetim eksiklerimiz neler olmuştur; hangi tutum ve davranışlarımızı hızla değiştirmeliyiz?
Gök kubbenin yarası olan kadınlarımızın her anlamda eşitliği bir numaralı sorunumuzdur. İki numarada, ülkemizdeki sivil toplum örgütlerinin özgür olamayışları yer alır… Anlı şanlı sivil toplum örgütlerimizin yöneticileri üyelerinin sayısı, yaptırdıkları binaların metrekaresi ile övünürken, siyasi güç karşısında “denge-denetim işlevleri” konusunda suskunlukları aşılamazsa ne gelişmekte olan toplumu tuzaklarını kırabiliriz , ne yeni bir yüzyıl yaratabiliriz, ne de Merve Dizdar’ın dilinden dökülen gerçeklikleri ve engelleri aşabiliriz.
Merve Dizdar’ı başarısı için ve özellikle cesur sözleri için canı gönülden kutlarım. Nuri Bilge Ceylan’ı da ülkemizin yumuşak gücüne kattığı değer için kutlamak isterim.