Çiftlik döneminde, Bursa ve İstanbul'dan geçen yolcuların dinlenebilmesi için Yeniçeri Ocak elemanlarından Mustafa Çelebi tarafından bir kervansaray ve mescit inşa edildi. Uzun yıllar boyunca Susurluk, geçen yolcuların mola verip dinlenebileceği bir durak noktasıydı.
Susurluk tarihi
Susurluk, köy statüsündeyken bile, bulunduğu konumun önemi nedeniyle 19. yüzyılın ortalarında buraya pazar kurma izni verildi. 1892'de nahiye, 1926'da ise 1100 hane sayısına ulaşmasıyla ilçe statüsüne yükseltildi.
Bu bölge, tarih öncesi dönemlerden bu yana insan yerleşimlerine sahne olmuştur. Mizyalılar, Frigyalılar, Lidyalılar, İranlılar, Romalılar ve Bizanslılar gibi medeniyetler burada uzun süre varlık göstermiştir. Bu zengin tarih, çevrede yapılan kaçak kazılar sonucunda ortaya çıkan birçok eserle belgelenmiştir, özellikle Frigya ve Lidya dönemlerine ait eserler bu bölgede bulunmaktadır.
Susurluk, Kurtuluş Savaşı sırasında milli mücadeleye karşı çıkan Aznavur Ahmet ve Çerkez Ethem ile Milli Kuvvetler arasında şiddetli çatışmalara sahne oldu. Ancak, bu çatışmalar Milli Kuvvetlerin zaferiyle sonuçlandı.
Yunan işgali sırasında da direniş gösteren Susurluk, 5 Eylül 1922'de düşman işgalinden kurtarıldı. O günden bu yana her yıl 5 Eylül'de ilçede kurtuluş şenlikleri düzenlenmektedir.
Bugün Susurluk, İzmir ile İstanbul arasında önemli bir dinlenme noktası olarak hizmet vermektedir. İlçenin zengin tarihini daha detaylı şekilde keşfetmek için çevresindeki arkeolojik kazılar, geçmişin izini sürebilmemiz için önemli bir kaynaktır.
Susurluk eski adı
Susurluk, adını bölgenin sulak doğasından ve bol miktarda su sığırı olduğu için Susığırlığı olarak yer almaktadır. Bu verimli topraklar, zamanla Karesi beylerinin vakfı olan İnebey'e aitken, İnebey'in torunları tarafından çiftlik haline getirildi. Daha sonra Hacı Hatip oğulları tarafından yerleşime açılan bu bölge, 1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi sonrasında Bulgar, Kafkas Türkleri ve Türkmen ailelerin yeni yuvası oldu.