Amerika’da yaşananlardan sonra güncelimiz demokrasi kavramını tartışmak herhalde. İnsanevladının daha iyi bir yönetim şekli bulamadığı için hala peşinden koşmak zorunda kaldığı siyaset girdabının vazgeçilmezi. Bugüne kadar hakkında söylenmiş, üzerinde en çok düşünülmesi gereken söz olarak “demokrasi eğitilmiş insan ister” cümlesi olunca konunun önemi bir kat daha artıyor. Demokrasinin Antik Yunandan bu yana yönetim şekilleri arasındaki yeri hep tartışılmış, Platon ve Aristoteles tarafından bozuk yönetimler arasında sayılmıştır. Özellikle Platon, hocası Sokrates’in “devletin tanrılarına inanmamak, gençleri yoldan çıkarmak ve yasalara itaat etmemek” gerekçesiyle suçlu bulunarak Atina demokrasisi tarafından ölüme mahkum edilmesinden dolayı demokrasinin amacından rahatlıkla saptırılabileceğini çok önceden görmüştür. Günümüzde de Türkiye Felsefe Kurumu Başkanı Prof. Dr. İonna Kuçuradi, “demokrasi aydınlanmış insan ister, bu nedenle geri kalmış ülkelerde insan hakları ön plana çıkarılmalıdır” diyor. Demokrasi ve aydınlanma bu nedenle biraz iç içe geçmiş kavramlardır, biri olmadan diğerini aramak nafiledir. Demokrasinin temel ilkesi halkın egemenliğidir, ama milletin kendini yönetecekleri iyi seçebilmesi için iyi eğitim görmüş olması şarttır. Eğer bu sağlanamazsa; iyi eğitim alamamış halkın din ve milliyetçi duygularını istismar ederek, yalanları sürekli tekrarlayarak, kitleleri bölerek, bir kısmını ötekileştirip diğerlerini kendine katarak, sadece çıkarlarını kollayarak demokrasi otokrasiye dönüştürülebilir… 

Yıllardır geri kalmış ülkelere darbe ihraç eden, erken kalkanın darbe yaptığı Güney Amerika’daki ülkelere “muz cumhuriyetleri” lakabını uygun gören Amerika’da cahil ve yoksul beyaz Amerikalılar Trump’ın bir işareti ile harekete geçerek kongre binasını basıp seçim sonuçlarının tanımadıklarını göstermek istediler. Demokrasinin kötü niyetli cahillerin eline geçtiğinde neler yapabileceklerine son örnektir Amerika. Tüm dünyada bu tarz kötü örnekleri zaman zaman yaşanmış bazı ülkeler ile halen yaşamakta olanları, boynu bükük izleyerek rahatlıkla anlayabiliyoruz. “Arap baharı” bumerang etkisi yaratıp “Amerikan baharı” oldu. Bizde mesaj yayınlayarak “ABD’deki tüm tarafları itidal ve sağduyuya” davet etmişiz. Gerçi FETÖ 15 Temmuz’da ülkemize operasyon çektiğinde aynı sözcüklerden oluşan bildiriyi Amerika yayınlamış “tarafları itidal ve sağduyuya” davet etmişti. O zamanlar taraflardan biri olarak resmen darbe teşebbüsünde bulunan FETÖ’yü kabul etme ayrıntısı gözden kaçmamıştı. Aynısını biz yapmış olduk. Bu duruma çok içerlemişler, bir otokrat tarafından yönetilen Türkiye “bile” bizi uyardı, yazıklar olsun diyorlar. Yoksulluk ve cehalet ne yazık ki demokrasi üretemiyor. Dünya uluslarının tümü halklarına ortalama bir eğitim seviyesini sağlayıp, paylarına düşeni hakça bölüşmedikleri takdirde “demokrasi rüyası” belleklerde tatlı bir hayal olarak kalmaya mahkumdur…