İlkokuldan eski bir arkadaşım “İdealizm” başlıklı son yazımı okuyunca haklı olarak “bugünkü yazını okumaya başlayınca bu kez herhalde siyasete bağlamayacak diye düşünmüştüm, ama yanılmışım bunu da yine çok güzel bağlamışsın” diye yorum yaptı. Yaşamımızı siyaset belirleyip yönlendirmiyor mu? Siyaset olmadan toplumsal yaşam olabilir mi? Kim ki “siyaset yapma!” diye çıkışıyorsa, bilin ki “sen siyaset yapma da biz seni rahatça yönetebilelim” deyip siyasetin alasını yapıyordur. Yurdumuzda da sergi açan Çin’li sanatçı Ai Weiwei’nin çok güzel bir deyişi vardır “Her şey sanat, her şey politiktir” diye. Bayılırım özlü sözlere, az sözcükle çok şey söylerler. Bunlar aslında insanlığın sözleridir kimisinin söyleyeni belirli, kimisinin belirsizdir, ama büyük anlatıları içerirler. “Her insanda insanlığın bütün halleri vardır” demişler, kimseyi gözümüzde büyütmemek lazım. “Bir sözcüğün kapsadığı yer küçük, anlattığı ondan büyükse o şiirdir” demiş Fazıl Hüsnü Dağlarca, şiir ancak bu kadar güzel tanımlanır değil mi? Karikatürleri de çok severim. Onlarda fazla yer işgal etmeden pek çok şey anlatırlar. Geçenlerde gördüğüm bir karikatürü anlatayım size. Bir anne ve bir genç çocuk var. Anne koltuğuna oturmuş örgü örüyor. Oğlan bir zarfı açmış içinden çıkan kağıdı okuyor ve annesine sesleniyor. “Üniversite seçme sınavı sonucum gelmiş anne.” Annesi kafasını örgüsünden kaldırıp soruyor: “Kazanmış mısın bari?” Çocuk: “Hukuk Fakültesine Dekan olmuşum!” Bu kadar güzel mi anlatılır üniversitelerimizin hali…

İktidar her fırsatta “Devlet benim” diyor, ancak bir başarısızlık söz konusu olunca “ben yapmadım devlet yaptı” oluyor. Şimdi gel de siyaset yapma! Tarihi bilmek geçmişi öğrenmekten çok, ileriyi görebilmek için gerekliymiş. Bugünleri unutmamak lazım. “Utanç gençlerin süsü yaşlıların yüz karasıdır” demiş Aristoteles. Bu kadar yaşanmışlığa karşın hala hata yapıyorsan “yuh olsun” sana diyor yani. Dostoyevski “başkaları için kendini unutanlar hep hatırlanırlar” demiş, ne güzel söylemiş. 1984 isimli romanında George Orwell “akıllılık çoğunluğa bakılarak ölçülmez” diyor, ülkeye bak ne kadar doğru bir laf olduğunu anla. Atalarımız “çok konuşanın beyninin dibi görünür” der, beynin içi pek yoğun değil demek ki demeye getiriyor, ince eleştiri var. “Sanatın iyisi yanıtlardan çok soruları çoğaltandır” demişler, felsefe de böyledir yanıt bulmaktan çok soruları çoğaltır. Biz yine şiire sığınalım, Pir Sultan Abdal’dan bir dörtlükle bitirelim özlü sözlerimizi: “Gelin gidelim zecril'e / Can kurban olsun asile / Bir halden bilmez cahile / Kul eyledi zaman bizi…”