Seçim havasına girdik gireli çok hareketli, çok heyecanlı günler yaşadık.
Şükür ki, bütün patırtı ve gürültüsüne rağmen, kimsenin burnu kanamadan, kavgasız gürültüsüz bir seçimi (pardon iki seçimi) daha geride bıraktık.
*
SEÇİMİN KAZANANI
İster beğenin ister beğenmeyin…
Bu seçimin yükselen değeri Yeniden Refah Partisi olmuştur.
Kısa bir süre önce,
Sayın Fatih Erbakan’ın liderliğinde kurulan Yeniden Refah Partisi...
Daha ilk seçimi olmasına rağmen en büyük sürprizi yaparak 5 milletvekiliyle meclise girmeyi,
Ve Millî Görüşü de meclise taşımayı başarmıştır.
Yani maya tutmuştur.
Talep etselerdi tahminimce, kendilerine Cumhurbaşkanlığı Yardımcılığı, bakanlık verilecekti.
Ak Parti listelerinden seçimlere girmeyi kabul etselerdi, rahatlıkla otuz kırk milletvekili çıkarabilirlerdi.
Görünen o ki Yeniden Refah Partisi, mevki makam pazarlığına tenezzül etmeden ve ilkelerinden taviz vermeden kendi logosu altında, kendi tüzel kişiliğine güvenmiş.
Yüreklice mücadeleyi göze alarak bileğinin hakkıyla meclise girip böylece rüştünü ispatlamış oldu.
Benim gördüğüm o ki, pazarlık ilke bazında olmuş.
Bu tutumları karşılıksız kalmadı; okuduğum ve dinlediğim bütün siyasî analistlerce takdir edildi.
*
İTTİFAK MI, İLTİHAK MI?
Millet İttifakı’nın diğer dört partisine gelince…
Önceleri, seçimlere kendi parti logolarıyla gireceklerini açıkladılar.
Hem de ısrarla…
Kamuoyu bu beklenti içindeyken, her nedense kısa süre sonra sözlerini unutup bundan vazgeçtiler.
Bence bu yapılan bir ittifak değildir.
Çünkü ittifaklarda kuruluşlar tüzel kişiliklerinden asla vazgeçmezler.
Bunlarsa tüzel kişiliklerinden ve logolarından vazgeçip CHP’ye iltihak ettiler.
İlke ve parti kimliklerini bir kenara bıraktılar.
“At Pazarlığı”nı andırır tarzda Cumhurbaşkanlığı Yardımcılığı, bakanlık ve milletvekilliği pazarlığı süreçlerini yaşadılar.
Sonuçta, hepsini toplasan yüzde biri bulacağı şüpheli bu partiler, CHP listelerinden TBMM’ye girdiler.
Tabi olanlar CHP’ye oldu.
Pek de faydalarının dokunmadığı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP’ye “Taşıyıcı Annelik” yaptırdılar.
Tabirimi mazur görün, CHP bunları kanıyla canıyla karnında besleyerek meclise taşımak durumunda kaldı
Taşımasına taşıdı ama doğum sezeryanla oldu.
Hem de ağrılı sancılı…
Bunun sonucu, CHP şu an yaralı.
Yaralarını kısa zamanda sarabilecek mi, bilemem.
Kanaatimce bir an önce zihnini temizleme ve gözlerini ovuşturmasının zamanı çoktan gelmiş…
*
Herkesin bildiği en basit gerçek;
Kaybetmek ve yenilgi zordur.
Kaybedenlerin yüzleri gözleri, yamuk aynaya bakar gibi bir tuhaf olur.
*
Kazananlar ise, haklı olarak sevindirik olurlar.
Nitekim ikinci tur sonunda çok sayıda vatandaş cadde ve sokaklara akın etti.
Şehirlerin caddelerinde araçlarıyla konvoylar halinde korna çalarak tur attılar.
Kırmızı- beyaz renklerdeki sis fişekleriyle ortalığı duman ettiler.
Havai fişeklerle gökleri renk cümbüşüne boyadılar.
Araçlarının camlarından çıkıp bayraklarla sloganlar atarak şarkılar söylediler.
Şükür ki bu şenlikler de kazasız belasız bitti.
*
Her ne yaşandıysa geride kaldı.
Şimdi icraat zamanı.
Çözüm bekleyen dünya kadar sorunumuz var.
Hırsımız, kinimiz ve nefretimiz asla vicdanımızdan büyük olmamalı.
Sevgi ve saygıyla birbirimize sarılmalıyız.
Sarılmalıyız, çünkü dört tarafımız ateş çemberi…
Asırlık düşmanlarımız, küresel kan emiciler…
Ülkemizde ve bölgemizde, sahneye koymak için uğraştıkları nice kanlı oyunların peşindeler.
İlk fırsatta zayıf bir anımızı bekledikleri öylesine belli ki..!
*
Sözüm, bu seçimler sonunda ülkeyi yönetme sorumluluğu alanlara…
Beyler…
Tamam kazandınız…
Ne olur bakla iriliğindeki laflarla ihtiraslarınızı ihtiyaç diye pompalamayın!
Herkese tepeden bakıp, doğru söz benim çaldığım düdükten çıkar misali kibirli de olmayın.
Memleketi bir vakıf, kendinizi de mütevelli sanmayın!
Ve en önemlisi...
1923'lerde bu topraklarda bir holding değil, bir devlet kurulduğunu unutmayın!
Bakın, asırlar öncesinden Hz. Ebu Bekir ne demiş:
“Zulme sapmadan otorite,
Zaaf göstermeden yumuşak,
İsraf etmeden cömert,
Cimrilik etmeden tutumlu,
Ve adil olun!”