Frigyalılar döneminde bu bölge, önemli bir ticaret ve ulaşım merkezi olmuş, kültürel etkileşimin en yoğun yaşandığı yerlerden biri haline gelmiştir. Yunanlılar, özellikle İyonlar ve Lidyalılar, kendi kültürlerini bu topraklara getirerek bölgenin kozmopolit yapısına katkıda bulunmuşlardır.
Pers egemenliğindeyken, Zonguldak, Anadolu ile Pers arasındaki bağlantının önemli bir parçası haline geldi. Ancak, Büyük İskender'in Persleri mağlup etmesiyle bölge, Hellenistik kültürün etkisi altına girdi. Bu dönemde Bitinya ve Pontus Krallıkları'nın hakimiyeti altında olan Zonguldak, sanat ve bilimde büyük bir gelişme gösterdi.
Romalılar döneminde, bu bölge, Doğu ile Batı arasındaki köprü işlevini sürdürmüştür. Ticaret yollarının kesişme noktasında bulunan Zonguldak, ekonomik açıdan büyümüştür. Bizans döneminde ise, bölge, hem askeri hem de ticari öneme sahip olmuştur.
Selçuklular'ın Anadolu'da hakimiyet kurmaya başlamasıyla birlikte Zonguldak, Türk-İslam kültürünün etkisi altına girmiştir. Beylikler döneminde, Zonguldak ve çevresi, siyasi ve ekonomik çıkarlar nedeniyle birçok beylik arasında el değiştirmiştir.
Osmanlı dönemi, Zonguldak için hem zorlu hem de parlak dönemlerin yaşandığı bir süreç olmuştur. Ereğli özellikle tahta ve kereste ticaretiyle ön plana çıkmış, bu zenginlikler İstanbul'a taşınarak imparatorluğun ihtiyaçlarına cevap vermiştir. 18. yüzyılda gemicilik faaliyetlerinin artması, bölgedeki ekonomik canlanmayı desteklemiştir. Ancak teknolojik değişimlere ayak uyduramayan armatörler zamanla zorluklarla karşılaşmıştır.
Zonguldak'ta kömürün varlığının kesin olarak anlaşılması, 19. yüzyılın ortalarında bölgenin ekonomik yapısında büyük bir değişikliğe neden olmuştur. İmparatorluk döneminin sonlarına doğru bu zengin kömür yatakları, modern endüstrinin gelişimine katkıda bulunmuştur.
Türkiye Cumhuriyeti döneminde Zonguldak, ulusal ekonominin önemli bir parçası haline gelmiş, madencilik ve sanayi sektörlerinde önemli bir merkez olmuştur. Bu dönemde Zonguldak, modern Türkiye'nin inşasında kritik bir rol oynamıştır.
Zonguldak'ın eski adı
Zonguldak'ın tarih boyunca bilinen en eski adı "Sandaraca" veya "Sandrake" olarak geçer. Bu isim, antik dönemlerde bu bölgede yoğun olarak çıkarılan ve sanayide kullanılan bir mineral olan "sandaraca"dan (antimon sülfid) gelmektedir. Ancak zamanla bu isim, bölgede halk arasında telaffuz değişikliklerine uğrayarak "Zonguldak" şeklini almıştır.
Ayrıca bazı yerel rivayetlere göre, Zonguldak ismi, bölgenin engebeli ve sık ormanlık yapısından dolayı "Jungle-Dağ" (Ormanlı Dağ) teriminin zamanla değişerek "Zonguldak" halini aldığına dayandırılmaktadır.