Ulusal Kurtuluş Savaşı sürecinde
Erzurum ve Sivas Kongrelerinde
vatanın sınırları,
yeni devletin yapısı ve yönetim biçimi,
parlamenter demokrasi ve Cumhuriyet düşüncesine ilişkin
kararlar alınıyor.
Heyet-i Temsiliye kurumlaşıyor.
Mustafa Kemal siyasi statü kazanıyor.
...
Bu süreçte yeni rejime yönelik muhalefet örgütlenmesi
genel seçimler sonucunda "Ulusal Güçlerin"
çoğunluğu oluşturduğu Son Osmanlı Parlamentosu'nda
"Felah-ı Vatan" grubu ile ortaya çıkmış
monarşik öykünmeler görülmüştür.
Meclis-i Mebusan'ın işgali sonrasında
Ankara'da toplanan TBMM'de oluşan
"Müdafai Hukuk" grubu aracılığıyla Mustafa Kemal,
siyasi kontrolü yeniden sağlamayı başarmıştır.
TBMM Başkan'ı olarak liderliğini sürdürmüştür.
Ulusal güçler iç isyanları bastırarak
TBMM otoritesini sağlamada başarılıdır.
...
Siyasi gruplara ayrılan parlamentoda
ulusal egemenlik düşüncesi
"Hakimiyet Kayıtsız ve Şartsız Milletindir" kararı ile somutlaşmıştır.
Düzenli Ordu'nun kurulması
yeni devletin kurumlaşmasında önemli bir aşamadır.
1921 Anayasası ile benimsenen "güçler birliği" ilkesi
Ulusal Kurtuluş savaşı sürecinde
karar alma mekanizmalarını hızlandırmış,
uluslarası platformda yeni devletin resmen tanınma süreci başlamıştır.
Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın kazanılması ile
Ulusal Bağımsızlık sağlanmıştır.
...
Lozan Konferansı sürecinde Saltanatın Kaldırılması
Ulusal Egemenlik düşüncesini güçlendirmiştir.
Lozan Antlaşması'nın imzalanması, İkinci Meclis'in yapısı,
Cumhuriyet'in ilanını "Halkın Halk İçin Yönetilmesini"
sağlayan en önemli etkenlerdir.
1924 anayasası ile "güçler ayrılığı" ilkesi benimsenerek
demokratikleşme süreci hızlandırılmıştır.
Türk devrimi çağdaş uygarlık sürecinde
yapısal değişimleri gerçekleştirmiştir.
Laiklik ilkesinin kabülü ve anayasa girişi,
Genç Cumhuriyeti evrensel koşullara oldukça yakınlaştırmıştır.
...
Ulusal güçlerin çok partili demokrasiye geçiş isteği ,
1924'te Terakki Perver Cumhuriyet Fırkası'nın başarısızlığı
ve İzmir Suikasti nedeniyle gerçekleşemezken,
Genç Cumhuriyet'in güvenlik refleksleri ile ortaya çıkan
İstiklal Mahkemeleri ve Takriri Sükun kanunu
demokratikleşme sürecinin evrimini geciktirmiştir.
Mustafa Kemal'in isteği ile başlayan
İkinci Çok Partili Süreç denemesi,
1930'da Serbest Cumhuriyet Fırkası'nın kurulması ile başlamış;
ancak eski rejime öykünen grubların oluşturduğu
olumsuz atmosfer nedeniyle başarılı olamamıştır.
Çok Partili Demokrasiye geçiş
uluslararası konjonktüre paralel olarak
"İkinci Adam" İnönü'yü beklemiştir.
...
1946 Demokrat Parti'nin kurulmasi ve
1950'de İktidara gelmesi ile oluşan çok partili demokrasi süreci,
sosyal ve siyasi kırılmalar sonucu
1960 darbesi ile kesintiye uğruyor.
1961 Anayasası ile yakalanan Cumhuriyet'i
Demokrasi ile taçlandırma fırsatı
küresel arenada oluşan dengelerin etkisi ile yaşanan
1971 ve 1980 darbeleri nedeniyle ıskalanıyor.
Parlamenter sistemin en önemli kurumlarından "Senato"
ortadan kaldırılıyor.
Batılılaşma sürecinde Ayan Meclisi ile başlayan
"ikili meclis" geleneği sürdürülemiyor.
1982 Anayasası geçirdiği bütün değişimlere rağmen
demokratikleşme sürecini aksatıyor.
...
15 Temmuz darbe girişimi yeni kırılmalar yaratıyor,
siyasi açıdan yeni arayışları hızlandırıyor.
Türkiye, Parlamenter Sistemden uzaklaşıyor.
Cumhurbaşkanlığı Hükümeti ile Başkanlık Sistemine geçiliyor.
100. Yılında Cumhuriyet sistem tartışmaları ile yön arıyor,
Yeni Sivil Demokratik Laik bir Anayasa ile taçlandırılmayı bekliyor.
YAŞASIN CUMHURİYET !