Çukurova kültürü, tarihi boyunca farklı uygarlıklardan parça parça biriktirilmiş taşlarla oluşturulmuş bir yapı olarak tanımlanabilir. Bu kültür sentezinde özellikle Hitit kültürü ağırlıklı bir yer tutarken, diğer ulusların katkılarıyla da zenginleşmiştir.
Adana kültürü
Adana'nın kültür yaşamında hala hissedilen etkiler, bu bölgede hüküm sürmüş on farklı uygarlığın izlerini taşımaktadır. Göçebe, Türkmen ve Yörük aşiretleri, özellikle Adana ve Çukurova kültürünü önemli şekilde etkilemiştir. 7-11. yüzyıl arasında Bizanslılar, Araplar ve diğer siyasi toplulukların kültürel etkileriyle şekillenen Anadolu, 11. yüzyıldan itibaren tamamen Selçuklu kültürü etkisi altına girmiştir. Selçuklu ve onları takiben beylik devri, Çukurova'da belirgin bir kültür değişimine yol açmıştır. Bu dönemde Ramazanoğlu Beyliği'nin etkisi öne çıkmış ve zengin kültür varlıkları bölgede günümüze kadar ulaşmıştır.
Bugün Adana ve Çukurova'da hala gözlemlenen kültürel çeşitlilik, geçmişten gelen bu farklı etkileşimlerin bir yansımasıdır. Bu bölge, tarih boyunca farklı medeniyetlerin izlerini taşıyan bir mozaik gibi gelişmiş ve günümüze kadar bu zengin mirası sürdürmüştür.
Yazılı kaynaklar
Osmanlı Beylikleri'nin sona ermesiyle birlikte, Osmanlı Devri'ne ait yazılı kaynaklar, dönemin gelişimine dair önemli bilgiler sunmaktadır. Bu kaynaklar arasında şer'i/mahkeme sicilleri ve Ziya Paşa devri kayıtları gibi belgeler, özellikle Toroslar'da yerleşen Türk aşiretlerinin uzun yüzyıllar boyunca dış etkenlere kapalı kalarak, en az 10-15 asırlık Türk-Müslüman kültürünü muhafaza etmelerini aydınlatıcı bir şekilde ortaya koymaktadır.
Türk (Yörük, Türkmen) aşiretleri, Osmanlı döneminden kalma bu yazılı kaynaklar sayesinde kültürlerini fazla değiştirmeden sürdürmeyi başarmışlardır. Ancak, Adana'nın daha ovalık kesimlere yerleşmesi 19. yüzyıla denk gelmiştir, özellikle Osmanlı dönemi Cevdet ve Derviş Paşalar'ın hüküm sürdüğü dönemde. Ovaya yerleşme süreci, kültürde değişimlere neden olmuş ve 20. yüzyılın ortalarından itibaren sanayileşmenin ovaya gelmesi, yöre kültür ve yaşamında büyük değişikliklere yol açmıştır.
Adana ovasında yerleşimin artmasıyla birlikte, tarım ve sanayileşme alanında büyük atılımlar gerçekleşmiş, bu da yöresel kültürde önemli değişikliklere neden olmuştur. Ayrıca, yöredeki yayla, deniz ve ova kültürlerinin bir karışımıyla yeni bir kent kültürü oluşmuştur. Bu evrim, Adana'nın tarih boyunca geçirdiği kültürel dönüşümün bir yansıması olarak karşımıza çıkmaktadır, ve bu değişimler, yazılı kaynaklar aracılığıyla detaylı bir şekilde incelenebilmektedir.
Kültür izleri
İlimizde, çeşitli uygarlıklara ait toplam 65 adet büyük boyutlu sit alanı bulunmaktadır. Bu sit alanları arasında Kozan merkezi ve Seyhan ilçe merkezi gibi kentsel siteler, Misis, Magarsus, Anavarza gibi arkeolojik siteler ile Ağyatan, Akyatan, Yumurtalık Lagünü gibi doğal siteler önemli bir yer tutmaktadır. Ayrıca, bu sit alanları içinde anıtsal nitelikli kültür varlıkları da yer almaktadır, örneğin Misis ve Adana Taşköprüsü, Ulucami, Arasta, han-hamam gibi dini, askeri ve resmi yapılar bu zengin mirası oluşturmaktadır.
Kozan merkezi ve Seyhan ilçe merkezi gibi kentsel siteler, tarihi ve kültürel birikimin izlerini taşıyan önemli mekanlardır. Bu bölgeler, geçmiş uygarlıkların etkileşimine şahitlik etmiş ve günümüze zengin bir miras bırakmıştır. Arkeolojik siteler arasında yer alan Misis, Magarsus ve Anavarza gibi alanlar, tarih boyunca önemli medeniyetlere ev sahipliği yapmış ve bugün arkeologlar ve tarihseverler için büyük bir çekim merkezi oluşturmaktadır.
Doğal sitler arasında bulunan Ağyatan, Akyatan, Yumurtalık Lagünü gibi alanlar ise sadece doğal güzellikleriyle değil, aynı zamanda çeşitli ekosistemleri ve biyoçeşitliliği koruma amacıyla da büyük öneme sahiptir. Bu alanlar, hem doğa severlerin hem de bilim insanlarının ilgisini çekmektedir.
Anıtsal nitelikli kültür varlıkları arasında yer alan Misis ve Adana Taşköprüsü, Ulucami, Arasta, han-hamam gibi yapılar ise dini, askeri ve resmi işlevleriyle dikkat çekmektedir. Bu yapılar, geçmişteki toplumsal, dini ve askeri yaşantıları yansıtarak bölgenin tarihî derinliğine ışık tutmaktadır. Bu zengin kültürel miras, ilimizin tarihî ve kültürel dokusunu koruma ve gelecek nesillere aktarma adına büyük bir sorumluluk taşımaktadır.