Afyonkarahisar'da M.Ö.3000 yıllarından itibaren yoğunlaşan yerleşim alanlarından en dikkat çekeni Kusura Höyük olarak dikkat çekiyor. Bu dönemde madenin işlendiği ve tunç'un kullanıldığı "Tunç Çağı"na rastlanıyor.
Hititler Dönemi
M.Ö. 1800 yılında Anadolu'da kurulan Hitit Krallığı, Afyonkarahisar'ı da topraklarına dahil etmiştir. Hititler, bu dönemde Arzava üzerine yaptıkları seferle ticaret yollarını kendi kontrolüne almışlardır.
Frigler Dönemi
M.Ö. 1200 yıllarından itibaren Anadolu'ya yerleşen Frigler, büyük bir medeniyetin temsilcisi olarak bölgede etkili olmuşlardır. Frigler, Perslerin yıkılmasıyla bu bölgede tekrar etkili olmuşlar ve Frigya kültürü uzun yıllar varlığını sürdürmüştür.
Lidyalılar ve Persler:
Lidyalılar, Friglerin sonunu getiren Kimmerler'in ardından bölgede etkili olmuş, ancak M.Ö. 546'da Perslerin Anadolu'ya egemen olmasıyla tarihe karışmışlardır. Persler, bölgede büyük bir medeniyetin temsilcileri olarak uzun yıllar hüküm sürmüşlerdir.
Helenistik Dönem ve Romalılar:
Büyük İskender'in Anadolu'yu fethetmesiyle başlayan Helenistik Dönem, bölgedeki kültürel ve siyasi yapıyı değiştirmiştir. Bu dönemin ardından Romalılar'ın hâkimiyetine geçen bölge, Roma İmparatorluğu'nun önemli merkezlerinden biri haline gelmiştir.
Bizans Dönemi:
395-1176 yılları arasında Bizans İmparatorluğu'nun hâkimiyetinde kalan bölge, bu dönemde birçok değişiklik yaşamıştır. Bizans İmparatorluğu'nun etkisiyle bölgede birçok kilise ve manastır inşa edilmiştir.
Anadolu’nun kalbi sayılan Afyonkarahisar, tarihsel geçmişi, coğrafi konumu ve kritik rolüyle Türk tarihinin önemli bir parçasıdır. Bu şehir, hem Selçuklu hem de Osmanlı dönemlerinde kilit bir konuma sahip olmuştur ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş sürecinde de önemli bir role sahiptir.
Selçuklu döneminde, Afyonkarahisar, Sahipata Oğulları gibi beyliklerin başkenti olarak önemli bir konum sahibiydi. Bu dönemde şehir, kervansaraylar, camiler, medreseler ve diğer anıtsal yapılarla büyük ölçüde zenginleşti. Ancak şehrin gerçek anlamda stratejik önemi, Osmanlı döneminde ortaya çıktı.
Osmanlı İmparatorluğu'nun genişlemesi sırasında Afyonkarahisar, bölgenin ana ulaşım ve iletişim merkezi haline geldi. Bu, onun hem ekonomik hem de stratejik olarak Osmanlı İdaresi için kritik bir nokta olmasına neden oldu. Ancak şehrin tarihsel önemini en çok ortaya koyan dönem, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuna giden süreçteki Kurtuluş Savaşı oldu.
Kurtuluş Savaşı sırasında, Afyonkarahisar stratejik bir kavşak noktası olarak hizmet etti. Yunanlılar için bu şehir, Anadolu'da ilerlemenin anahtarıydı, bu nedenle şehir iki kez işgal edildi. Ancak Türk güçlerinin kararlılığı ve stratejisi, bu işgali sonlandırmayı başardı. Büyük Taarruz, Atatürk'ün önderliğinde, Kocatepe'den başlayarak Yunan güçlerini Anadolu'dan atarak bağımsızlığın kapılarını sonuna kadar açtı.
Afyonkarahisar, Mustafa Kemal Atatürk için de özel bir anlam taşıyordu. O, bu şehri "Son Büyük Zaferin Kilidi" olarak nitelendirdi ve buranın Türk tarihi için ne kadar önemli olduğunu vurguladı.
Afyonkarahisar’ın eski adı neydi?
Afyonkarahisar, tarih boyunca doğal güzellikleri, jeolojik yapısı ve stratejik konumuyla pek çok medeniyetin ilgisini çekmiştir. Şehrin merkezinde yükselen, 226 metrelik konik bir tepe; yalçın yüzleriyle doğal bir kaleyi andırır. Bu doğal kale, Hititlerden günümüze kadar birçok medeniyetin sığınağı olmuştur. Savunma amacıyla üç kat surla çevrilen bu tepe, tarih boyunca adeta bir kale görevi görmüştür.
Medeniyetlerin bu tepeye verdikleri isimler, onların bu bölgeye olan ilgilerini ve tepeye atfettikleri değeri yansıtmaktadır. Hititler bu tepeye "Hapanuva", Romalılar ve Bizanslılar "Akroinon", Selçuklular ve Osmanlılar ise "Karahisar-ı Devle" ve "Karahisar-ı Sahip" olarak hitap etmişlerdir.
Ancak şehrin sadece bu tepesi değil, doğal kaynakları da tarih boyunca ilgi odağı olmuştur. Özellikle M.Ö. II. yüzyıldan itibaren bölgede yetiştirilen haşhaş bitkisinden elde edilen özsu, bu bölgenin ekonomik yaşamında önemli bir rol oynamıştır. "Opium" kelimesi, zamanla halk arasında "Afion" şeklinde söylenmeye başlamış ve bu da şehrin adına katkıda bulunmuştur.
Tarihsel süreç içinde "Karahisar" ve "Afion" isimlerinin birleşimiyle şehrin adı "Afyonkarahisar" olarak anılmaya başlamıştır. İlginç bir şekilde, bu ismin ilk defa 17. yüzyılda mahkeme kayıtlarında kullanıldığı belirlenmiştir.
Buna ek olarak, bölgenin Frigya Kültürü'yle özdeşleşmesi, Frig dönemine özgü sıcak su kaynaklarının varlığı, bu topraklara "Frigya Salutaris" yani "Şifalı Frigya" adını kazandırmıştır.