Ağrı, tarihin derinliklerinden günümüze kadar uzanan zengin bir geçmişe sahiptir. Orta Asya'dan Anadolu'ya ayak basan kavimler, bu toprakları bir geçiş noktası olarak görmüş; fakat Ağrı, bir kapı olmaktan ileriye gidememiştir. Bu eşsiz bölge, tarih boyunca birçok medeniyeti ağırlamış, ancak bu medeniyetlerin çoğu Ağrı'da kalıcı bir iz bırakamamıştır.
Ağrı'nın tarih sahnesinde ilk belirgin izlerini bırakan medeniyet, Hititler olmuştur. Ancak Hititler'in zayıflaması ile Hurriler bölgeye hakim olmuşlar.
Hurrilerin etkisi de uzun sürmemiş, bu topraklarda en köklü izleri bırakan medeniyetlerin başında Urartular gelmektedir. Urartu Kralları İspuini ve Menua'nın seferleri, bölgedeki egemenliklerini pekiştirmiştir. Kuzeye doğru ilerleyişlerini kalelerle destekleyen Urartular, Ağrı Dağı'ndaki yazıtlarla da bu hükümranlıklarını kanıtlamışlardır.
Tarih boyunca, Kimmerler'den Medlere, Persler'den Ermenilere kadar birçok kavim ve devlet, Ağrı'nın zengin topraklarına hükmetmiştir. Ancak bu hükümranlıkların çoğu geçicidir. Ağrı'nın gerçek anlamda kaderini değiştiren, Türklerin bölgeye gelişi ve İslam ordularının fetihleridir. Osmanlı İmparatorluğu döneminde, bölgeye özgü bir kimlik kazanan Ağrı, modern Türkiye'nin de önemli bir parçası haline gelmiştir.
Ağrı, sadece tarihiyle değil doğal güzellikleriyle de dikkat çeker. Nuh Tufanı'na ev sahipliği yaptığına inanılan Ağrı Dağı, bu eşsiz bölgenin sembolüdür. Batılılar için "Ararat" olarak bilinen bu dağ, Türkiye'nin en yüksek noktasıdır ve Ağrı'nın ismine de ilham kaynağı olmuştur.
Sonuç olarak, Ağrı, tarih ve doğanın buluştuğu benzersiz bir kavşaktır. Birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, birçok savaşa tanıklık etmiş bu topraklar, Türkiye'nin kültürel ve tarihi mirasının önemli bir parçasıdır.
Ağrı’nın eski adı neydi?
Ağrı, tarih boyunca pek çok medeniyetin izlerini taşıyan zengin bir coğrafyaya sahiptir. Osmanlı İmparatorluğu döneminde, Yavuz Sultan Selim'in liderliğinde gerçekleşen Çaldıran Savaşı sonucunda bu özel bölge, Osmanlı toprakları arasına katılmıştır.
Osmanlı döneminde bu il, "Şorbulak" ismiyle anılıyordu. Ancak tarih, bu bölgenin isminin değişikliklere uğramasına tanıklık etti. Ermeni nüfusunun etkisiyle "Karakilise" olarak adlandırılan Ağrı, Kazım Karabekir Paşa'nın döneminde "Karaköse" ismini almıştır.
Bununla birlikte, Ağrı'nın isim tarihi sadece bu değişikliklerle sınırlı değil. Tevrat'ta, Nuh Tufanı'nın anlatıldığı kısımlarda bahsi geçen Ararat Dağı'nın bu bölgede olduğuna inanılır. Bu inanış, Ağrı'nın Batılılar tarafından "Ararat" olarak adlandırılmasına neden olmuştur.
Ağrı, idari olarak da zamanla değişiklikler yaşadı. İlk olarak 1834'te bucak statüsüne kavuşan Ağrı, 1869'da ilçe oldu. Nihayet 1927 yılında il merkezi unvanını kazandı. Ağrı'nın ismi, Türkiye'nin en yüksek zirvesi olan ve 5165 metre yüksekliğe sahip Ağrı Dağı'ndan gelmektedir. Bu muhteşem doğal yapı, bölgenin isminin de ana ilham kaynağıdır.