Aksaray Efsanesi: Narlıgöl

Aksaray'a oldukça yakın bir konumda, Gülağaç'ın Sofular Kasabası'nda birbirlerine derin bir sevgiyle bağlı olan genç bir çift yaşarmış. Küçük, mütevazı evlerinde, yeni doğmuş bebekleriyle birlikte sıcacık bir yuva kurmuşlardı. Ancak, zamanın birinde genç koca, vatan görevi nedeniyle sevgili eşi ve minik bebeklerini bırakarak askere gitmek zorunda kalmış.

Kurumlar vergisinde yeni düzenleme! Kurumlar vergisinde yeni düzenleme!

Zaman geçtikçe, kış mevsimi etkisini göstermiş, soğuk rüzgarlar kasabanın sokaklarını sarhoş etmişti. Bir fırtına gününde, köyün girişinde uzun beyaz sakallı, bastonlu ve yaşlı bir adam belirmiş. Yorgun ve bitkin bir halde, evlerin kapılarını tek tek çalmaya başlamış. Köylülerden biraz ekmek ve su istemiş, ancak maalesef hiç kimse ona yardım elini uzatmamış, yüzüne kapıları sertçe kapatmışlardı.

Ancak, bu soğuk günlerin içinde bir ev vardı ki farklıydı. Genç kadın, eşinin yokluğunda zorluklarla mücadele ederken, kapısını çalan yaşlı adama sevgiyle bir bardak çorba ve bir dilim ekmeği sunmuş. Yaşlı adam, içeriye girdiğinde sıcaklık hissetmiş, sadece bedeni değil, ruhu da ısınmıştı. O ev, diğerleri gibi yüzünü çevirip kapatmadı kapısını, aksine içeri davet etti yardımseverliğiyle.

Belki de bu küçük evdeki sıcaklık, içindeki sevgi ve paylaşım duygusu, kasabanın en soğuk günlerinde bile ayakta kalmalarını sağlamıştı. Ve belki de, o yaşlı adamın gözlerindeki minnet ifadesi, köylülerin kalplerine dokunarak bir ders vermişti. Bazen, en zor zamanlarda bile sevgi ve yardım eli, hayatın en değerli hediyesi olabilir.

Genç kadın telaş içinde bir bardak su ve bir parça ekmek getirerek yaşlı adama sunmuş. Adam, sakin bir şekilde, "Kızım, çocuğunu al ve şu dağa çık. Dağın zirvesine varana kadar arkana bakma" demiş genç kadına. Kadın, yaşlı adamın talimatlarına sadık kalarak hemen yola koyulmuş.

Tam dağın zirvesine ulaşmak üzereyken, yorgunluktan biraz olsun mola verip merakına yenik düşmüş, arkasına bakmış. Bu anında, kadının kalbinden sular fışkırmaya başlamış. Sular, köyü sular altında bırakmış. Ancak, kadın ve çocuğu taşa dönüşmüş, o dağın zirvesinde sonsuza kadar duruyorlarmış. Bu olay, köyde efsaneleşmiş, bir hatıra olarak kalmış.

Editör: Sakarya Gazetesi