Bilecik, Türkiye'nin kuzeybatısında yer alan bir şehir olup, tarihi derinlere uzanan köklü bir geçmişe sahip. M.Ö. 3000'lere kadar uzandığı düşünülen bu yerleşimler, Tunç Çağı'na geçiş sürecinde önemli bir rol oynamış. Bu dönemde Bilecik'ten kalay çıkarıldığına dair bilgilere ulaşılmıştır.

Antik çağda Bilecik, Bitinya (Bithynia) bölgesinin bir parçası olarak bilinmektedir. M.Ö. 1950'lerde Thynler adı verilen Trakya kavimleri bu bölgede yaşamıştır. Bitinya bölgesi sırasıyla Mısır, Hitit, Frig, Kimmer, Lidya, Pers, Makedonya, Bitinya Krallığı, ve Roma İmparatorluğu'nun yönetimine geçmiştir.

Bizans İmparatorluğu döneminde, Bilecik Belekoma Kalesi ile çevrili bir yerleşim olarak varlığını sürdürdü. Bu dönemde şehir, Bizans İmparatorluğu'nun bir parçasıydı ve çeşitli dönemlerde Bizanslılar ile diğer kavimler arasında el değiştirdi.

Selçuklu döneminde, Kayı Boyu'nun Söğüt'te yerleştiği ve Osmanlı Devleti'nin temellerinin atıldığı yer olarak önem kazandı. Ertuğrul Gazi'nin önderliğindeki Kayı Boyu, Bilecik ve çevresine yerleşti ve Osman Bey'in yönetimi altında bu bölge, Osmanlı Devleti'nin kuruluş merkezi oldu.

Osmanlı döneminde Bilecik, önemli bir ticaret ve kültürel merkez haline geldi. Birçok tarihi eser ve yapı, bu dönemde inşa edildi. Şeyh Edebali'nin türbesi ve İslam medeniyetinin yayılmasına katkıda bulunan camiler bu dönemde inşa edilen önemli yapılardandır.

Bilecik, Kurtuluş Savaşı sırasında büyük bir mücadele verdi. Özellikle I. İnönü ve II. İnönü Muharebeleri bu topraklarda da gerçekleşti. Yunan işgaline karşı verilen mücadele, şehrin bağımsızlık savaşına katkıda bulunduğu tarihi bir dönemi işaret eder.

Cumhuriyet döneminde Bilecik, ekonomik olarak yeniden yapılandı ve kalkındı. Ancak, Kurtuluş Savaşı sırasında yaşanan yangınlar nedeniyle birçok tarihi ve kültürel miras kaybedildi. Şehir, bu kayıplarını onarmak ve kültürel zenginliklerini korumak adına çalışmalarını sürdürmektedir.

Bilecik, zengin tarihi ve kültürel mirasıyla turistler için çekici bir destinasyon sunar. Şehirde yer alan tarihi camiler, türbeler, hanlar, hamamlar ve diğer sivil mimari örnekleri keşfedilmeyi bekler. Ayrıca, Bilecik'in tarihi ve arkeolojik eserleri çevresindeki bölgeleri de keşfetmek isteyenler için harika bir fırsattır.

Her yıl Eylül ayının 2. haftası son üç gününde düzenlenen 'Ertuğrul Gazi Anma ve Söğüt Şenlikleri', yerli ve yabancı turistlerin akınına uğrar. Bu etkinliklerde, tarihi olaylar canlandırılır, geleneksel yörük yaşamı sergilenir ve cirit gösterileri gibi görsel etkinlikler sunulur.

Bilecik, Türkiye'nin tarih, kültür ve turizm açısından önemli şehirlerinden biridir. Antik çağdan günümüze kadar uzanan zengin tarihi, turistlere birçok keşif fırsatı sunmaktadır. Ayrıca, Kurtuluş Savaşı'ndaki kahramanlıkların anısını yaşatmasıyla da öne çıkar. Bilecik, tarih ve kültür meraklıları için mutlaka ziyaret edilmesi gereken bir destinasyondur.

Yılbaşı kokinaları raflarda Yılbaşı kokinaları raflarda

Bilecik’in eski adı neydi?

Bilecik, Anadolu'da Tunç Çağı'nın başlangıcında önemli bir merkezdi. MÖ 3000'lerde tunç yapımında kullanılmak üzere kalay madeni çıkarılan bu bölgenin en eski adları Agrilion ve Agrillum'dur. Bilecik isminin kökeniyle ilgili yerel hikayeler mevcuttur. Birine göre; Anadolu'ya gelen bir kavim, şu anki Bilecik'in bulunduğu yere yerleşmeye karar verir. Ancak, kullandıkları aletlerin sürekli farklı bir yere taşındığını fark ederler. Bu durum karşısında yaşlılardan biri, "Keşke doğru yeri bileydik" der. Bu ifade zamanla "Bilecik" halini alır. Başka bir hikayeye göre ise; Osman Bey, fetihlerden önce askerlerine kılıçlarını bileyerek savaşa hazırlanmalarını öğütler. Bu "bileyleme" emri zamanla "Bilecik" adına dönüşmüştür.

Editör: Sakarya Gazetesi