Güzellik ve umutsuzluk, zamanla kökleşmiş eski bir hikayeden ilham alarak, Çökelez Dağı eteklerinde yaşayan bir oduncu kızının destansı dönüşüm öyküsünü sizinle paylaşmak istiyorum.
Yüzyıllar önce, sadece fakirlikle değil, aynı zamanda çirkinliğiyle de mücadele eden bir oduncu ailesi varmış Çökelez Dağı eteklerinde. Kızları, o kadar çirkinmiş ki, onu görenler yollarını değiştirir, göz temasından kaçınırlarmış. Bu durum, genç kızın fakirliğinden daha fazla rahatsızlık veriyormuş.
Bir gün, çaresizlik ve içsel savaş içinde, genç kız kendini Çökelez Dağı eteklerindeki bir uçurumdan boşluğa bırakmış. Derin bir havuza düşerken, suyun içinde uzun bir süre baygın bir halde kalmış. Ancak, bu sıradışı olayın ardından, suyun sihirli dokunuşuyla genç kızın çirkin görüntüsü kaybolmuş ve yerine olağanüstü bir güzellik gelmiş.
Bu mucizevi dönüşüm sırasında, Denizli Beyinin oğlu oradan geçiyormuş. Kanlar içindeki güzel kızı gördüğünde, hemen atından inip onu kucaklamış. Oduncu kızı iyileştiğinde, Denizli Beyinin oğlu ona aşık olmuş ve birbirlerine duydukları sevgiyle evlenmişler.
Bu olayın ardından, kadınlar güzellik arayışlarında bu ılıman sulardan faydalanmak için Çökelez Dağı eteklerine gelmeye başlamış. Kadınlar, genç oduncu kızın yaşadığı mucizevi dönüşümü umarak, bu sihirli suya kendilerini bırakıp güzellik arayışlarına devam etmişler.
Bu efsane, zamanla Çökelez Dağı eteklerindeki su kaynaklarına olan ilgiyi artırmış, kadınlar arasında bu yerin bir güzellik sırrı olduğuna inanılmış. Güzellik arayışında olanlar, hala bu efsanevi sulara kendilerini bırakarak, geçmişten gelen bir geleneği yaşatmaya devam ediyorlar.
