Anadolu'nun kalbinde, tarihle bugünün, doğayla şehir yaşamının, gençlikle yaşanmışlığın harmanlandığı bir şehir düşünün: Eskişehir. Bu eşsiz şehir, ziyaretçilerini hem modern sokakları, hem de eşsiz doğal güzellikleriyle karşılıyor. Biz Eskişehirlilere ise Eskişehir'i her noktada anlatmak düşüyor...

***

Porsuk Çayı, Eskişehir'in en bilindik simgelerinden biri. Öyle ki Türkiye'nin Venedik'i diye boşuna denmiyor. Porsuk Çayı, köprüleri, yürüyüş yolları ve kıyısındaki kafeleriyle şehir yaşamını renklendiriyor. Günün her saatinde, burada birçok insanı, doğanın ve şehir yaşamının tadını çıkarırken bulduğumuzu söylersek yalan olmaz. Gün batımında Porsuk'un üzerindeki köprülerden birinde durup, suyun üzerindeki yansımaları izlemek, şehirdeki en huzurlu anlardan olduğunu sadece yaşayanlar bilir.

***

Ancak Eskişehir sadece Porsuk Çayı'yla sınırlı olmadığını da bellirtmek gerek. Eskişehir, Sazova Parkı gibi modern ve geniş parklarıyla da göz dolduruyor. Aileler, gençler, çocuklar için birebir olan Sazova, hafta sonlarının en gözde mekanlarından biri. Öyle ki aracıyla gidenler adeta park edecek yer bulamıyor...

***

Gelelim Odunpazarı'na. Odunpazarı, tarihi dokusuyla şehrin en otantik bölgesi olmanın şöhretini yaşıyor. Renkli evleri, dar sokakları, sanat galerileri ve kafeleriyle Odunpazarı Bölgesi, hem yerel halkın hem de turistlerin adeta gözdesi. Aynı zamanda Eskişehir'in, modern mimarisiyle de dikkat çektiğini unutmamak lazım. Özellikle Japon mimar Kengo Kuma'nın tasarladığı Odunpazarı Modern Müzesi'ni, hem sanatseverler hem de mimariye ilgi duyanların mutlaka ziyaret etmesi gerekiyor.

***

Güzeller güzeli Eskişehir'imiz son yıllarda turizmde adından sıkça söz ettiriyor. Yukarıda yazdığım gibi bizlere de bununla gurur duymanın yanı sıra, dillendirmek düşüyor...