Hisarardı yolu kuzey ve batıdan, Antiochos (Hisarardı Çayı) ise güneydoğudan geçmektedir. Kentin yamuk planlı yapısı, Roma ve Bizans dönemlerine ait birçok önemli kalıntıyı barındırmaktadır. Yapılan kazılar ve araştırmalar sayesinde, surların geçtiği yerler tam olarak belirlenmiştir.
Kentin yapısı
Antik kentin ana giriş kapısı batıda bulunmakta olup, kuzeyinde Su Kemerleri, Nympheum, Hamam ve Palestra gibi yapıların izleri bulunmaktadır. Merkezde ise Tiyatro, Tiberius Alanı, Propylon ve Augustus Tapınağı alanları yer almaktadır. Tiberius Alanı yakınlarında bir Bizans kilisesi ve batıda bir bazilika kalıntısı da gözlemlenmektedir. Kentin su kemerleri, kuzeydoğu yönünde kısmen ayakta duran yapılar olarak günümüze ulaşmıştır.
Kurtarma kazıları
1920-1924 yılları arasında Amerikalılar tarafından gerçekleştirilen kazılardan 56 yıl sonra, 1980'lerden itibaren Kültür ve Turizm Bakanlığı ile yerel idarenin katkılarıyla kurtarma kazıları yapılmıştır. Bu kazılar, Antiokheia Örenyeri'nde bir dizi önemli yapının ortaya çıkmasına olanak sağlamıştır. Hamam-bazilika yapısı, tiyatro, Nympheum, batı kapısı ve çevresi, Decumanus Maximanus ve Cordo Maximanus caddeleri boyunca yapılan kazılarda, St. Paul Kilisesi de dahil olmak üzere birçok önemli kalıntı gün yüzüne çıkarılmıştır.
Pisidia Antiokheia, Aziz Paulus'un ziyaret edip Hristiyanlığı yaydığı yerlerden biri olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle, St. Paul Kilisesi, günümüz Ortodoks mezhebine mensup birçok yabancı turisti ağırlayarak ayinlere ev sahipliği yapmakta ve hac merkezi olarak önem kazanmaktadır. Bugün, birçok turist bu antik kenti ziyaret ederek tarihi ve dini mirası keşfetmekte ve St. Paul Kilisesi'nde dua etmektedir.