Saruhanlı ilçesi sınırları içinde bulunan Alibeyli, Araplı, Hacırahmanlı ve Halitpaşa'da ortaya çıkan "siyah cilalı" buluntuların M.Ö. IV. bin yıla; Nuriye ve Ulucak'taki "kaba cilalılarının" ise M.Ö. V. bin yıla tarihlendiği belirlenmiştir.
Manisa: Tarihi bilgiler
Magnesia'nın tarihine dair bilgiler, Plinius'un kayıtlarında yer almaktadır. Plinius'a göre, Magnesia önceden "Tantalis" olarak bilinse de daha önce "Sipyleum" adını taşımıştır. Tantalis şehri ile mitolojik figür ve tarihi kimliğiyle örtüşen Kral Tantalos arasında bir bağ olduğu düşünülmektedir. Tantalos'un kızı Niobe ve oğlu Pelops mitolojik kişilikleridir. Niobe'nin doğal anıtı olan Ağlayan Kaya, Pelops Tahtı ise Sipil Dağı'nda bulunmaktadır.
Toteles ve Cicero'nun anlatımlarına göre, Tantalis şehri bir yer sarsıntısı sonucu yıkılmış ve yerine Sipylos şehri kurulmuştur. Sipylos'un Frigler tarafından kurulmuş olabileceği düşünülmektedir. Bu dönemde, bölgede Frigler ve Lidyalıların egemenlik kurduğu yıllarda Manisa tarihinde yeni bir dönem başlamıştır. Tantalis veya Sipylos şehirleri adından söz edilmez, onların yerine "Sipylos yanındaki Magnesia" ya da 'Magnesia ad Sipylum' şehri geçer. "Magnesia" adının, Thesselia'da Pelion Dağı'nda yaşadığı söylenen Magnetler'e dayandığı düşünülmektedir. Magnesia'nın, eski Tantalis ve Sipylos şehirlerinden 5 km daha uzakta vadide kurulduğu tahmin edilmektedir.
Manisa, tarih boyunca Lidya, Pers, Makedonya (Büyük İskender ve Diadokhlar devirleri), Pergamon (Bergama), Roma ve Bizans egemenlikleri altında kalmıştır. Aynı zamanda Hititlerin ve Friglerin etkisi de bölgede hissedilmiştir. Akpınar mevkiindeki Kybele kabartması, Hititlere ait olduğu düşünülen önemli bir buluntudur ve kaya mezarlarının varlığı, Frig etkisinin bu bölgelere uzandığını göstermektedir.
1313 yılında Saruhan Bey tarafından Bizanslılardan alınan Manisa, Türk egemenliği altında önemli bir şehir haline gelmiş ve Saruhanoğulları Beyliği'nin başkenti olmuştur. Özellikle Saruhanoğlu Muzafferettin İshak Bey döneminde başkent Manisa, anıtsal yapılarla donatılmıştır.
Osmanlı İmparatorluğu'na 1410 yılında katılan Manisa, Osmanlı şehzadeleri tarafından 1437-1595 tarihleri arasında yönetilmiştir. Bu dönemde II. Murad, Fatih Sultan Mehmed, Yavuz Sultan Selim, Kanuni Sultan Süleyman, III. Murad ve III. Mehmed gibi ünlü padişahlar, Saruhan Sancakbeyi olarak görev yapmış ve şehzadelerin Manisa'da yönetimi "İkbal Devri" olarak adlandırılmıştır. Manisa, bu dönemde Batı Anadolu'nun siyaset, eğitim ve kültür odağı olmuş, "Şehzadeler Şehri" olarak anılmıştır.
Ancak 17. yüzyılın başından itibaren Manisa ve çevresinde eşkıyaların ortaya çıkması, isyanlar, depremler, yangınlar ve kötü yönetim gibi faktörlerle zorlu bir döneme girmiştir. İzmir'in liman olarak öne çıkması, bu dönemde Manisa'nın ticari ve sosyal hayatının sönükleşmeye başladığına işaret etmektedir. Karaosmanoğulları döneminde, Aydın, Manisa ve İzmir yöresinde egemenlik kuran Ayanlar, bölgede görece bir huzur ortamı sağlamışlardır. Bu dönemde Manisa'ya, özellikle Muradiye Kütüphanesi, Yenihan ve Çeşnigir Kütüphanesi gibi birçok eser kazandırılmıştır.
Manisa, 25 Mayıs 1919'da Yunanlılar tarafından işgal edilmiş ve Kurtuluş Savaşı'nda düşman tarafından ateşe verilen yerleşimlerden biri olmuştur. Ancak 8 Eylül 1922'de kurtarıldığında kent adeta bir "yangın yeri" görünümündedir. Cumhuriyet dönemiyle birlikte Manisa, yeni tarihi süreçteki yerini almış, 1923 yılında Saruhan Sancağı'nın vilayet olarak kabul edilmesi üzerine Saruhan adı "Manisa" olarak değiştirilmiştir.