Orta Taş Devri'nde (MÖ 10,000-5,000), insanların Tekkeköy'deki sığınaklarda yaşadığı ve bölgenin en eski yerleşimcileri oldukları bilinmektedir. Cilalı Taş Devri (MÖ 5,000-4,000) ve Bakır-Tunç Devri (MÖ 4,000-1,700) dönemlerinde ise Samsun merkez Dündar Tepe, Kavak Kalenderoğlu ve Bafra İkiztepe gibi bölgelerde arkeolojik kazılardan elde edilen bulgular, insanların burada yerleşik yaşam sürdürdüklerini göstermektedir.

Samsun: Tarih boyunca çeştili topluluklar

Samsun İli sınırları içinde devlet kurarak yaşayan en eski topluluk Gaşkalar'dır (MÖ 5,000-3,500). Bu ilk medeniyeti takiben Kuzey Anadolu'ya hâkim olan Paflagonlar, Kızılırmak Havzasında (MÖ 3,000-1,100) önemli bir rol oynamışlardır. Hititler, bu bölgede kutsal kentleri Nerik'i kurmuşlardır (MÖ 2,000-1,200). Frigyalılar (MÖ 1,182-MÖ 676), Kimmerler (MÖ 676), Lidyalılar (MÖ 1,200-547, bugün Kara Samsun olarak adlandırılan yerde ENETE adında bir site kurmuşlardır). Ayrıca, Miletliler (İyonya) (MÖ 2,000-MÖ 400), Ege'den Karadeniz'e geçerek ENETE'ye yerleşmiş ve şehre "Amisus" veya "Amisos" ismini vermişlerdir.

Perslerin (MÖ 550-330) Lidya Kralı Krezus'u mağlup etmeleri sonucunda MÖ 546'da Amisos, Pers İmparatorluğu'nun egemenliğine girmiştir. MÖ 331'de Büyük İskender'in Persleri yenmesiyle Makedonya İmparatorluğu'nun eline geçen Amisos, İskender'in ölümüyle birlikte Pers kökenli Pont Krallığı'nın (MÖ 255-63) başkenti olmuştur. Daha sonra MÖ 1. yüzyılda Roma İmparatorluğu'nun hakimiyetine giren Amisos, MS 385'te Roma İmparatorluğu'nun bölünmesiyle Bizans İmparatorluğu sınırları içinde kalmıştır. MS 860 yılında Abbasiler döneminde halife Mutasım'ın emriyle Malatyalı Korkunç Ömer komutasındaki kuvvetler tarafından ele geçirilen Amisos, daha sonra Bizanslılar tarafından geri alınmıştır.

Miras paylaşımında ve tapuda yeni dönem! Miras paylaşımında ve tapuda yeni dönem!

Türklerin Anadolu'ya girişiyle birlikte Danişmentliler tarafından kuşatılan ancak alınamayan Samsun, Anadolu Selçukluları döneminde Müslüman yerleşim yerleri arasına katılmıştır. 1185 yılında Anadolu Selçuklu hâkimiyetine geçen şehir, Selçuklular tarafından ilk defa Amisos ismiyle anılmış ve bu isim kullanılmaya başlanmıştır. Yıldırım Beyazıt'ın liderliğindeki Osmanlı topraklarına 1389 yılında katılan Samsun, Anadolu Selçuklu Devleti'nin çöküşü sırasında Canik Beyliği'nin başkentliğini üstlenmiştir (Samsun 2013, 2013, s. 20).

Antik çağlarda Strabon'un belirttiği gibi, Samsun'un Sinop'tan gelen Miletoslular tarafından kurulduğu, üç kez el değiştirdiği ve Strabon'un yaşadığı dönemde iyi teşkilatlanmış ve önemli bir kent olduğu bilinmektedir.

Samsun ve çevresi 4. yüzyıldan 9. yüzyılın sonuna kadar Bizanslılar ile Araplar arasında sürekli olarak el değiştirmiş, 1072 yılında ise Türkmenlerin kontrolüne geçmiştir. Ancak kısa bir süre sonra tekrar Bizans hâkimiyetine giren kent, 1074 yılından itibaren Selçuklu Sultanı Süleyman Şah'a bağlı olan Danişmentlilerin saldırılarına maruz kalmış ve bölgenin büyük bir kısmı Melik Danişment Gazi'nin ölümünden sonra ele geçirilmiştir. 1081 yılına gelindiğinde bu saldırılar daha da artmış, 1084 yılında antik adıyla Amisos hariç bölgenin tamamı fethedilmiştir. Amisos'un Bizans valisi, kenti teslim etmemek için uzun süre direnmiş ve başarılı olmuştur.

Danişmentliler, Amisos'u ele geçiremeyince, bu kente bir ok atımı uzaklıkta olan ve bugün Kale Mahallesi olarak bilinen bir mevkide yeni bir şehir kurmaya karar verdiler. Yeni yerleşim birimine taşınan halk, eski yerleşim birimini "kâfir" olarak nitelemiştir. Ancak zamanla bu iki kent arasında ticari ilişkiler kurulmuş ve bu ilişki giderek güçlenmiştir.


Selçuklu egemenliğinin zayıfladığı dönemde Danişmentliler, Samsun'u kuşatan ancak alamayan bir beylik olarak öne çıktı. Ancak 1143'te başlayan saltanat kavgaları, Danişmentlilerin gücünü azalttı. 1178'de Sultan 2. Kılıç Arslan'ın müdahalesiyle Danişmentlilerin bölgedeki egemenliği sona erdi ve Kâfir Samsun, yani Amisos, Selçuklu himayesine girdi. Selçuklu döneminde bölge, zaman zaman Bizans donanmalarının saldırılarına maruz kaldı. En dikkat çekici saldırılardan biri, 2. Süleyman Şah döneminde 3. Aleksios'un emriyle gerçekleştirilen baskındı.

Cenevizlilerin Samsun'a kesin olarak ne zaman yerleştikleri belirsiz olsa da, 1351 tarihli bir haritada Samsun'un "Simisso" adıyla gösterilip Ceneviz bayrağı ile resmedildiği bilinmektedir. Samsun, Sinop limanının gölgesinde olmasına rağmen canlı bir ticaret limanına sahipti. Cenevizliler tarafından Podesta unvanı verilmiş bir yönetici tarafından yönetilen Amisos, surlarla çevriliydi. Ayrıca, Müslüman Samsun sakinleri, Cenevizlerin deneyimlerinden yararlanarak tersane ve gemicilik faaliyetlerine katkıda bulundular. Selçuklular da, Amisos Limanı üzerinden Karadeniz ticaretine katıldı ve Ceneviz mallarını Anadolu içlerine pazarlamada Müslüman tüccarlardan yararlandı.

14. yüzyılın ortalarında Müslüman Samsun ve çevresi Eretna Beyliği'nin egemenliği altına girdi. Gıyaseddin Mehmet döneminde beyliğin zayıflamasıyla Kubadoğulları bölgeyi ele geçirdi. Ancak 1398'de Kubadoğlu Cüneyt, Yıldırım Bayezid'e karşı direnmeden şehri terk etti ve Samsun ve çevresi Bulgar Çarı Şişman'ın Müslüman olan oğlu Aleksandır'a teslim edildi. Osmanlılar, bu dönemde Ceneviz kolonisi olan Kâfir Samsun'a müdahale etmedi.
1404 yılında Bayezid'in oğlu Süleyman Çelebi'nin hâkimiyetindeki Samsun, bir süre sonra Candaroğulları'nın kontrolüne geçti. Ancak, Bayezid'in Ankara'da yenilgisinin ardından Timur'un ordusu tarafından tahrip edildi. 1419'da çıkan bir yangın sonucunda Kâfir Samsun tamamen yanmış ve bölge boşalmıştır. Boşalan şehir, Mehmet Çelebi tarafından Samsun'un alınması için görevlendirilen Rum Beylerbeyi Biçeroğlu Hamza Bey tarafından zorluk yaşanmadan teslim alındı.

1428'den itibaren Osmanlı yönetimine giren kentte Müslüman Samsun'u çevreleyen kale surları, maalesef günümüze ulaşmamıştır. Surların kalıntıları, 1870 yılında şehrin yeniden inşası sırasında yıkılmıştır.

Osmanlı Devleti'nin Çöküş Dönemi, topraklarının büyük bir bölümünün yabancıların egemenliğine geçtiği zorlu bir süreci işaret etmektedir. 19 Mayıs 1919 Pazartesi günü Samsun'a ayak basan Mustafa Kemal Paşa, 20 Mayıs'ta Sadaret Makamına gönderdiği bir telgrafla kesin bir şekilde Anadolu'da ulusal bir mücadele başlatılacağını ilan etti: "Ne millet ve ne ordu, varlığına karşı yapılan bu haksız tecavüzü sindirmeyecek ve kabul etmeyecektir."

Samsun ve çevresinin asayişiyle görevlendirilen Mustafa Kemal, İstanbul'a gönderdiği raporlarda Türk ulusunun ve vatanının tam kurtuluşundan bahsetti. Bu kurtuluş için ulusun azmi ve kararlılığına güvenmenin önemine vurgu yaptı.

Samsun'un İngiliz işgali altında olması, şehirde Rum çetelerinin ve silahlı adamlarının varlığı, ayrıca birçok yabancı kontrol subayı ve İngiliz gizli servis ajanlarının bulunması, Mustafa Kemal'i 25 Mayıs'ta Havza'ya geçmeye ve kurtuluş mücadelesi için planlarını buradan sürdürmeye sevk etti. Bu dönem, Türk milletinin direncini ve bağımsızlık arzusunu ortaya koymak adına önemli bir başlangıçtı.

Editör: Sakarya Gazetesi