On iki bin yılı aşkın geçmişiyle Siirt, Anadolu'nun batısında bulunan önemli medeniyetlerle, güneyinde ise büyük Mezopotamya kültürleriyle buluşan bir köprü konumundadır. Siirt'in tarih sahnesine çıkışı, Tel Halef ve El-Ubeyd kültürlerine dayanmaktadır.
Siirt: Tarih boyunca medeniyet faaliyetleri
Şehir, ilk olarak Sami halkının burada küçük şehirler kurmasıyla medeniyet faaliyetlerine başlamıştır. Daha sonra Sümerler, Akadlar, Gutiler, Asurlar, Babilliler, Mitanniler ve Hurriler gibi önemli medeniyetlere ev sahipliği yapmıştır. Siirt, özellikle Medler döneminde en parlak dönemlerinden birini yaşamıştır. Kyras'la birlikte Perslerin egemenliğine giren şehir, Büyük İskender'in ziyaretiyle Hellenistik kültürün etkisi altına girmiştir.
640 yılında İslam ordularının bölgeye gelmesiyle birlikte Siirt, İslam medeniyetine katkıda bulunmuş ve Müslümanların kontrolüne geçmiştir. Sarp dağları, korunaklı kaleleri ve stratejik konumu nedeniyle Siirt, tarih boyunca birçok farklı İslam devletinin hakimiyetine girmiştir. Emeviler, Abbasiler, Hamdaniler, Mervaniler, Hasankeyf Artukluları, Zengiler ve Eyyubiler gibi devletler, Siirt'i farklı dönemlerde yönetmiştir.
Anadolu Selçukluları'nın bölgeye hakim olmasıyla birlikte, Siirt'te yeni bir dönem başlamıştır. Harzemşahlı Celaleddin'in faaliyet gösterdiği bu dönemde, bölge önemli bir kültürel ve ekonomik gelişme yaşamıştır. Ancak Moğol istilasıyla birlikte büyük bir karmaşa başlamıştır. Bu dönemde Safaviler ve Akkoyunlular, Siirt'te büyük imar faaliyetleri gerçekleştirmiş ve şehri yeniden inşa etmişlerdir.
Siirt, tarih boyunca yaşadığı bu çeşitli medeniyetlere ait izleri bugün bile taşımaktadır. Bu zengin tarih mirası, Siirt'i kültürel ve tarihi bir hazinenin merkezi yapmaktadır.
Botan (Cizre) Emirliği'nin yükselişiyle birlikte doğu medeniyetinin kilit merkezlerinden biri haline gelen Siirt, özellikle İslam coğrafyasında önemli bir ilim merkezi olarak medreseleriyle ün kazanmış ve birçok alim, edebiyatçı, coğrafyacı, gökbilimci, hekim ve yönetici yetiştirmiştir. Siirt, bu dönemde sadece stratejik konumuyla değil, aynı zamanda bilim ve kültür alanındaki katkılarıyla da dikkat çekmiştir.
Çaldıran Savaşı'ndan sonra Osmanlı İmparatorluğu'nun kontrolüne geçen Siirt, 1524 yılında Eyyübi soyunun sona ermesiyle önce Diyarbakır'a bağlanmış, daha sonra Van eyaletine bağlı bir sancak haline getirilmiştir. Osmanlı döneminde Siirt, hem idari hem de kültürel anlamda önemli bir konuma sahipti. Bu dönemde şehir, Osmanlı yönetimi altında gelişen ticaret, sanat ve kültürle şekillenmiş, zengin bir tarih birikimi elde etmiştir.
Cumhuriyetin ilanıyla birlikte Siirt, 1923 yılında il statüsü kazanmıştır. Ancak, 1990 yılında Batman ve Şırnak'ın il olmasıyla birlikte Siirt'in idari yapısı yeniden düzenlenmiştir. Bu dönemde Siirt, kültürel zenginliğini ve tarihî önemini koruyarak, bölgesel bir merkez olarak varlığını sürdürmüştür.
Siirt, günümüzde de geçmişinden aldığı mirası yaşatan ve koruyan bir şehir olarak öne çıkmaktadır. Tarihi dokusu, kültürel zenginlikleri ve eğitim geleneğiyle Siirt, hem bölgesel hem de ulusal düzeyde önemli bir konuma sahiptir.