Sındırgı, 18. yüzyılın sonlarında şehir olarak kurulmuş olup, MÖ 6. yüzyılda Perslerin hakimiyeti altına girmiştir. Lidya ve tüm Anadolu ile birlikte, bu bölge İran İmparatorluğu tarafından ele geçirilmiş ve yaklaşık 200 yıl boyunca İran egemenliği altında kalmıştır.
Osmanlı egemenliği
Bergama Krallığı'nın ardından Romalıların yönetimine geçen bölge, Bizans ve Selçuklular tarafından ele geçirilmiş ve idare edilmiştir. Osmanlı egemenliği ise Karesi Beyliği'nden sonra gelmiş, Çavdarlılar ve Avşarlılar gibi Türkmen toplulukları bölgeye yerleşmiş ve Çavdarlı aşiretinden Halil Ağa'nın mezarı Sındırgı'nın Karagür Köyü mezarlığında bulunmaktadır.
Halil Ağa'nın torunları arasındaki anlaşmazlık sonucunda, kardeşlerden Şerif İstanbul'a gitmiş ve Paşa unvanını alarak Sındırgı'ya geri dönmüştür. Kocakonak mahallesine yerleşen Şerif Paşa, Sındırgı'nın bulunduğu bölgeyi koruluk ve çiftlik haline getirmiştir. Ardından, Midilli adasından getirttiği Rum ustalarına Koca Camii (Şerif Paşa Camii) ile yanındaki hamamı (Kocahan) yaptırmış, bu sayede Sındırgı Koruköy adını alarak 1845 yılında köy statüsüne yükselmiştir.
Tarihi süreç
1884 yılında kurulan belediyenin ardından, 1913 yılında Bigadiç'ten ayrılarak ilçe haline gelen Sındırgı, tarihi süreç içinde zorlu mücadelelerle doludur. 29 Haziran 1920 tarihinde Yunan işgaline uğrayan ilçe halkı, kahramanca bir direnişle Rum birliklerini püskürtmüş ve işgalcilerin çıkardığı yangınlar sonucunda ilçeyi terk etmelerine neden olmuştur.
3 Eylül 1922'de işgalcilerden kurtulan Sındırgı, bu günü resmi kurtuluş günü olarak kabul ederek, her yıl coşku içinde kutlamaktadır. Bu tarihi başarı, ilçenin bağımsızlık ve direniş ruhunu simgelerken, Sındırgı'nın geçmişine duyulan saygı ve sevgiyi pekiştirmektedir. Bu güzel ilçe, sadece tarihiyle değil, aynı zamanda kültürel zenginlikleri, doğal güzellikleri ve misafirperver halkıyla da dikkat çekmektedir. Sındırgı, tarihi dokusuyla günümüze ışık tutan bir mirası bünyesinde barındırmaktadır.