Tokat: Eski adı
Tarihçilere göre ise, şehrin adı Tok-kat yani surlu şehir özelliğinden gelmektedir. Bir başka görüşe göre ise, şehir adını Tok-at yani besili attan almıştır.
Tokat ve çevresinin tarihi geçmişi, Pers, Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerine dayanmaktadır. İ.Ö. 4. yüzyıldan itibaren varlığını sürdüren bu bölgenin kayda geçmiş en eski adları arasında Komana Pontika, Pontus Galatikus, Pontus Polemonniakus, Evdoxia ve Dokia bulunmaktadır.
Bazı tarihçilere göre, Paul Wittek'in iddiasına göre, Tokat'ın antik Bizans şehri Dokeia olduğu düşünülmektedir. Bu görüşü destekleyen Sargon Erdem, Dokeia adının "çanak memleket" anlamına geldiğini ve Tokat'ın çevresindeki dağlar arasında bulunan, çanak görünümünde ve sürekli su tehdidi altında yaşayan bir memleket için uygun bir isim olduğunu belirtmiştir.
Günümüzdeki şehir merkezinin 9 km kuzeydoğusundaki Gümenek, Tokat'ın ilk yerleşim yeri olarak kabul edilmektedir. Arkeolojik araştırmalar, Tokat çevresinde Kalkolitik ve Tunç Çağlarında yerleşim olduğunu göstermektedir.
Tokat'ın tarihi zenginliği ve köklü geçmişi, farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış olmasıyla öne çıkar. Bu tarihî zenginlik, şehrin adının kökenini belirlemede birçok teori ve hipotezi beraberinde getirmiştir.
Tokat: Tarihi
Tokat, tarih boyunca birçok medeniyetin hâkimiyetinde kalmış önemli bir şehirdir. Bu zengin tarihi süreç, Hititler, Frigler, Kimmerler, İskitler, Medler, Persler ve Makedonlar gibi çeşitli uygarlıkların sırasıyla bu topraklara hükmetmesiyle şekillenmiştir. M.Ö. 301 - M.S. 66 yılları arasında ise Pontus Krallığı'nın egemenliği altına giren Tokat, Roma döneminde M.S. 395'e kadar Roma hâkimiyetinde kalmıştır.
1071 Malazgirt Zaferi'nin ardından Anadolu'da fetihler gerçekleşmiş ve Danişmend Gazi 11. yüzyılda Tokat'ı fethederek bu bölgede Türk-İslam kültürünün yerleşmesini sağlayan Danişmendli Devleti'ni kurmuştur. Danişmendlilerin ardından Anadolu Selçuklu Devleti'nin hâkimiyetine giren Tokat, 12. yüzyılda bazı beyliklerin sınırlarına dahil edilmiştir. Bu dönemde eğitim ve kültür faaliyetleri hız kazanmış, günümüze kadar ulaşan mimari eserler inşa edilmiştir.
1240'ta Baba İshak Ayaklanması'nın etkisiyle yöre, Moğol, İlhanlı, Eratna Beyliği, Kadı Burhanettin Devleti ve Akkoyunlular tarafından yönetilmiştir. Tokat, 1398 yılında Yıldırım Bayezid döneminde Osmanlı Devleti'ne katılmıştır. Osmanlı sultanlarından Fatih Sultan Mehmed ve Yavuz Sultan Selim, doğu seferlerinde Tokat'a uğramış ve kenti ziyaret etmişlerdir.
1473'te Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan tarafından yakılan Tokat, 1507'de Şah İsmail tarafından kuşatılmış, ancak teslim olmamıştır. II. Bayezid döneminde başlayan Celali Ayaklanmaları, Tokat'ı etkisi altına almıştır. 1559'da Kanuni Sultan Süleyman, İran seferi dönüşünde Tokat'a uğramıştır.
Osmanlı döneminde Sivas Eyaleti'ne bağlı bir kaza olarak idare edilen Tokat, ticaret yolu üzerinde olmasının etkisiyle XVII. ve XVIII. yüzyıllarda gelişmiştir. Ancak, XIX. yüzyılda iç ve dış sebeplerden dolayı gelişimini sürdürememiştir. 1880'de sancak statüsüne çıkarılan Tokat, 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi kararıyla müstakil vilayet haline getirilmiştir.
Kurtuluş Savaşı sırasında Tokat'ta Müdafa-i Hukuk Cemiyeti kurularak halk Pontus eylemlerine karşı örgütlenmiştir. Atatürk, Milli Mücadele yıllarında Tokat'a sık sık ziyaretlerde bulunmuş, şehirdeki mitinglerle halkı selamlamıştır. Atatürk'ün Tokat'a ziyaretleri, Türk milletinin birlik ve beraberlik içinde bağımsızlık mücadelesine verdiği önemi simgeler.
Tokat, tarihi boyunca birçok medeniyetin izlerini taşıyan, kültürel ve tarihi zenginliklere sahip bir şehir olarak günümüze ulaşmıştır.