1999 yılından bugüne geçen 20 yıldan fazla zaman içinde Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen sayesinde hem Türkiye’ye hem de dünyaya örnek olacak bir ‘şehirleşme’ hareketinin yaşandığı şehirdir…
………..
Türkiye’nin gözbebeği nazar boncuğudur…
………..
Dünyalar güzeli İstanbul ile Türkiye’nin başkenti Ankara’nın tam ortasında kalan Eskişehir ‘şehir yetiştirir’ ‘şehir öğretir’ sloganlarını kendisine şair edinmiş modern bir şehirdir…
……………
İçinden geçen Porsuk Çayı, güzel bir kadının gerdanında salınan inci bir kolye gibidir…
……….
Yolların, sokakların, binaların değil, insanların şehridir. Kış gecelerinde iliklerinizi yakan ayazda bile sıcakkanlı insanlar size gülümseyerek bakarlar…
………..
Ve o insanlar, soğuk kış gecelerinde kafelerdeki ısıtıcıların altında müşteriden önce sokak hayvanlarına yer verirler…
……..
Balkanlar’dan, Kırım’dan, Kafkasya’dan göçüp gelenlerin yerleşik halkla kaynaşıp yarattıkları hoşgörü ve uzlaşma iklimi içinde, dünyanın en güvenli kentlerinden biridir aynı zamanda…
……….
Yukarıdaki sözler Almanya Federal Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Martin Erdmann’ ait…
…………
Eskişehir Almanya’nın Frankfurt ile 10 yıldır kardeş şehir. Frankfurt’ta Eskişehir Meydanı vardır…
…………………
Ve 8 yıldır Ankara’da görev yapan Alman Büyükelçi’nin gözünde Eskişehir böyle bir şehir…
………………
Keşke içimizdeki bazı körler de, bunu görebilseler…
…………………………….
MAYMUNA DÖNMEK
Dört sincap ağacın tepesinde içki içiyorlarmış. Maymun da diğer ağaçtan bunları izliyormuş. İçki şişesi bir sincaptan diğer sincaba elden ele dolaşıyormuş…
………………
Maymun belli bir süre bunları izledikten sora bakmış, sincaplardan biri sarhoş olup ağaçtan düşüp bayılmış. Diğerleri farkına varmadan maymun düşen sincabın yerini almış…
……….
Şişe tekrar dolaşmaya başlamış. Ama maymuna gelince sıra atlayıp, diğer sincaba geçiyormuş…
……..
Maymun ‘Bana neden vermiyorsunuz?’ diye sormuş. Sincaplardan biri cevap vermiş, ‘Oğlum sen içme artık, baksana maymuna dönmüşsün…’
………………….
KARİKATÜR
………………
GÜNÜN SÖZÜ…………………
TEMEL’İN KÖŞESİ
AV MEVSİMİ
Temel, kahvede kara kara düşünürken, bunu gören Dursun ‘Uşağım ne düşünüyorsun?’ diye sorar. Temel ‘Evden uzak ormanda çalışıyorum. Canım Fadime’yi çekince, eve gelinceye kadar yoruluyorum’ der…
……….
Dursun ‘Uşağım yanına tüfek al, canın çektiğinde ateş et. Sesi duyan Fadime gelsun’ der…
…………
Bu fikir Temel’in çok hoşuna gider. Aradan iki ay geçtikten sonra Temel yine kara kara düşünürken, Dursun yine ‘Ne oldi?’ diye sorar. Temel ‘Senin fikrin çok güzeldi, ama av mevsimi açıldı, Fadime’yi artık göremiyorum’ der…