Geride bıraktığımız hafta sonu yani 20-21 Nisan tarihlerinde bir ‘boykot’ yapılması için günler öncesinden sosyal medyada bir hareketlilik vardı.
***
Bu boykot, kafe ve restoranların uyguladığı yüksek fiyatlara tepki olarak gerçekleşecekti.
Sosyal medyada, ’20-21 Nisan tarihlerinde kafe ve restoranlara gitmeyin, boykot edin’ çağırıları yapıldı.
***
Ve o günler geldi çattı.
Peki o boykot gerçekten yapıldı mı?
Verilmek istenen mesaj verilebildi mi?
Sanmıyorum..
***
Yaşadığımız şehir Eskişehir’den pay biçersek ben o gün hiç de öyle boykot edilmiş bir kafe veya restoran göremedim.
AVM’lerin yiyecek katında bırakın boykotu, insanlar dolu masaların etrafında oturmak için birilerinin kalkmasını bekliyorlardı..
***
Anlaşılan bizim milletimizde pek boykot kültürü yok!
Olsaydı şimdiye kadar boykot edilmesi gereken o kadar çok şey vardı ki, onlar boykot edilirdi.
***
Asıl acı tablo ise şu.
Artık, dışarıda bir şeyler yemek gerçekten de lüks oldu.
Bakın öyle lüks restoranlardan bahsetmiyorum.
***
Klasik fast foodçular, dönerciler, tantuniciler.
4 kişilik bir aile bir restorana girdiği zaman 800-1000 TL’den az bir rakamla ayrılamıyor oradan.
***
İnsanlar zaten artık eskisi gibi dışarıda yemek yiyemiyor.
Bizim milletimizin büyük bir çoğunluğu zaten boykotta anlayacağınız…