Kral, dondurucu bir kış günü, gecenin soğuğunda nöbet tutan muhafıza sorar.
“Üşüyor musun genç adam?”
“Ben soğuğa alışkınım kıralım” der muhafız.
“Olsun, ben yine de seni sıcak tutacak bir elbise getirmelerini emredeceğim” der ve gider ama emir vermeyi unutur.
Ertesi gün nöbet yerinde muhafızın, soğuktan donmuş cesedini bulurlar.
Muhafız nöbet yerinde bulunan duvara, ölmeden önce; “Kralım ben soğuğa alışıktım, beni soğuk değil, sizin sıcak elbise vaadiniz öldürdü” diye yazmış.

Bu gün ise kral ve krallıklar yok denecek kadar az ama sistemin işleyişi, aksaklıklar, hatalar zinciri ve bazı politikacıların vaatleri, toplumu umutsuzluğa sürükleyen başlıca nedenlerdir.

Türkiye’nin değişmeyen gerçekleri nelerdir diye sıraladığında;
Deprem, Ekonomi, Trafik, Mülteci sorunu, Yargı, Eğitim, Konut sorunu, Asgari ücret, emekli maaşları ve düşen alım gücü gibi başlıca sorunlardır.
Pekiyi bu sorunlara gerekli çözümler üretiliyor mu?
Alınan önlemlere veya istatistiklere bakacak olursak durum pek iç açıcı değil.
Örneğin iki yıl önce meydana gelen depremde doğrudan etkilenen 11 şehirde, konut, barınma, yargı, eğitim, alt yapı ve sosyal hayatın iyileşmesi için yapılanların, hedeflenenin bir hayli gerisinde kaldığı görülüyor.
Her gün irili ufaklı depremle sarsılan birçok köy kasaba ve şehirde, ne oranda hazırlık yapılıyor!
Soru işaretlerinin çokluğu dikkat çekiyor.
Deprem anı ve sonrası, önlem, acil durum, müdahale, barınma, ısınma, su ve temel ihtiyaç hazırlıkları ne durumda.
Vatandaş haklı olarak soruyor?
Deprem uzmanları; İstanbul, İzmir, Bursa, Adana, Çanakkale, Bingöl, Elazığ, Tunceli, Malatya, Erzincan, Hakkari, Kütahya ve Eskişehir gibi illerde ya depremin zamanı gelmiş ya da zamanı geçmiş şehirler olarak sıralanıyor.

Hal böyleyken, siz siz olun kimsenin umudunu çalmayın.
Türlü vaatlerle, insanları bekleterek umuda bağlayarak, imtihan etmeyin. 

Yıkılmasın, yolunu bekleyen şehirler. 
Çünkü insan bekledikçe değişir. 
Beklettiğiniz kişi, hakkınızda telafisi imkansız olumsuz düşüncelere girebilir.
 Önce umudu yok olur, ardında sevgi, saygı ve güveni gider.
Şairin dediği gibi “Yıkıldı yolunu bekleyen şehir, şimdi gelsen de bir gelmesen de.”
Umarım ki; yol yakınken, gerekli tedbirler alınır.
İmar ve hizmet adına gereken ne varsa yapılır.
Ülkenin geleceği; güvenle, insanca bir yaşamla ve umutla yeşermeye devam eder.