Özellikle yirmi birinci yüzyılın başından bu yana, teknolojik ilerlemelerin olağanüstü hızıyla, enerjinin özellikle de elektriğin yaşamımızdaki yeri giderek derinleşti. Bugün, enerjiyi hayatımızdan çekip alsaydık, birçok günlük rutinimizi sürdürmekte zorlanır, hatta imkansız hale gelirdik. Modern yaşamın kalbi olan elektriğe ne yazık ki bağımlı olarak yaşıyoruz.

***

Sabah uyanıp alarmın sesiyle güne başlıyoruz. Kahve makinesini çalıştırıp, buzdolabından kahvaltımızı hazırlıyoruz. Tüm bunlar, elektrik olmadan düşünülemez. İşe veya okula gitmek için kullandığımız ulaşım araçları, bir şekilde enerjiden besleniyor. Modern hayatın konforu, elektriğin sürekliliğine dayanıyor.

***

Akıllı telefonlar, bilgisayarlar, televizyonlar… Hepsi enerjiye ihtiyaç duyuyor. Elektrik olmadan sosyal medya hesaplarımıza erişemeyiz, sevdiklerimizle iletişim kuramayız ya da favori dizimizi izleyemeyiz. Bunlar küçük görünse de hepimizin eksikliğinde sorunlar yaşayacağımız durumlar.

***

Elektriğin olmadığı bir dünya, ekonomik ve endüstriyel bir çöküş anlamına gelir. Fabrikaların makineleri, ticari işletmelerin kasa sistemleri, bankaların bilgisayar ağları; hepsi enerjiye dayanır.

***

Modern tıp, enerjiye olan bağımlılığıyla biliniyor. Hayati cihazlar, cerrahi ekipmanlar, laboratuvar araçları... Tüm bu ekipmanların çalışması için elektriğin olmaması düşünülemez.

***

Ancak bu bağımlılığın getirdiği bazı sorumluluklar da var. Elektrik kesintileri, özellikle altyapının yetersiz olduğu veya doğal afetlerin yaşandığı bölgelerde, toplum için ciddi riskler oluşturuyor. Bu nedenle, enerji kaynaklarını çeşitlendirmek, yenilenebilir enerjiye yatırım yapmak ve enerji tasarrufu konusunda bilinçlenmek hayati öneme sahip.