-Dün takvimler 10 Ocak’ı gösteriyordu!..
O tarih başka yıldönümlerine denk geliyor mu, bilemiyorum. Yaklaşık 60 yıldır bildiğim Biz gazeteciler için anlamlı:
-Çalışan Gazeteciler Günü!..
“çalışmayan gazeteci olur mu?” demeyin!. Elbet diğer iş kollarında olduğu gibi, “çalıştıran gazeteci” gurubu da var. Onlara “gazete patronları” diyoruz!..
Bu ayrım, ilk kez 1961 yılında yürürlüğe giren 212 sayılı yasada tanımlandı;
-Basında Çalışanlar ile Çalıştıranlar arasında ilişkiyi düzenleyen kanun!..
***
212’i, gazetecilerin ekonomik ve sosyal haklarını düzenlemekle kalmıyor, onlara diğer iş güvenliği de sağlayan kapsamı oldukça geniş haklar getiriyordu Yasanın ilk şartlarından biri patronların çalıştıracakları gazetecilerle “bireysel sözleşmeler” yapmak şartı getiriyordu. Kuşkusuz;
-Genel iş kanununa göre sendikalaşmak ve toplu sözleşme yapma hakkı da…
Patronlara da lokavt hakkı!..
Yüz yıldır var olan adına kısaca “basın” dediğimiz gazete yayıncılığı 212 ile yeni bir yasal düzenlemeye kavuşuyordu. Düzenleme, “Babı Ali patronlarının” işine gelmiyordu doğal olarak. Yukardaki tanımlama “İstanbul Basınını” ifade etmekteydi. Yüz yıllardır bunun dışında, onların “Taşra Basını” olarak adlandırdıkları yerel gazeteler de vardı. Basını tek başına “İstanbul’un temsil ettiği düşüncesinde” olan dokuz patron, 212’ye tepki olarak belirsiz bir süre
gazetelerinin yayınını durdurma kararı alacaklardır.
Şunu unutmuşlardı bu kararı uygulamaya koyarken:
-Gazeteyi yayına hazırlayan fikir işçileri, baskıyı yapan da kol emekçileriydi!.
Güçlerinin farkında olan gazeteciler, patronların lokavtına, “Basın” adıyla bir gazete hazırlayarak üç gün süre ile okurlara ulaştıracaklardır.
- birliktelik etkili olmuş, anlamsız lokavt kırılmıştır!..
Diyebilirim ki 212 sayılı yasa çeşitli dönemlerde budanmış, bazı haklar geri alınmış olsa da çalışan gazeteciler ve basın adına köklü yasalardan biri olarak işlevini sürdürmektedir. O nedenle ilk zamanlarda “Basın Bayramı” olarak anılan 10 Ocak tarihi, yerinde bir kararla ;
-Çalışan gazeteciler günü olarak kutlana gelmektedir.
Eskişehir’de 10 Ocak kutlamaları
Bu vesile ile, 10 Ocak’tan nasıl haberdar olduğumu, gün dolayısıyla yazdığım yazılarda ve konuşmalarda anlattığımı hatırlıyorum. Bir kez daha tekrarlamak gerekirse…
Sakarya’daki ilk günlerimde (Belediyenin altında bodrumda) Postacının getirdiği bir telgraf vesilesiyle diyelim kısaca…
Telgraf, yasanın hazırlayıcısı Merhum Bülent Ecevit imzası ile Eskişehir Gazeteciler Cemiyeti başkanlığına gönderilen bir telgraf:
-Üyeniz gazetecilerin Basın Bayramını içtenlikle kutlarım…
Telgrafı, zamanın Cemiyet Başkanı Mehmet Aktop abime vermiş, o da ertesi gün güzel bir yazı ile üyelerine ulaştırmıştı.
-Kutlama bu kadardı!..
Sonrasında ben de Cemiyet Başkanı ve Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) mesajlar yayımlamış, Eskişehirli meslektaşlarımın “çalışan gazeteci” bilincinin oluşmasına katkıda bulunmaya çalışmıştım…
***
Süreç içinde “Çalışan Gazeteciler günü” yerleşti diyebilirim. Meslek kuruluşlarının gün nedeniyle açıklamalar yapması ile yerleşti. O gün çeşitli siyasi partiler, giderek genelde ve yerelde devlet yöneticileri kutlama mesajları yayımlamaya başladılar.
Hatta günün iletişim teknolojisini kullanan okurlardan da kutlama ve destek mesajları alır olduk. Ama günü, bir nevi “Bayram Havasında” kutlanması Eskişehir’deki merkez ilçe belediyelerinin çalışan gazetecilere davetleriyle bir yemekle kutlanır oldu…
Yaklaşık bir 15 yıldır süren bu geleneğin ilk Başlatan ise, Başkanlığının ikinci döneminde Sevgili Ahmet Ataç olmuştur. Sonrasında Büyükşehir Başkanı Yılmaz Büyükerşen Tepebaşı ve Odunpazarı ilçelerini katarak sürdürdü bu geleneği.
-Kazım Kurt ve Ahmet Ataç’ın katkı ve katılımlarıyla.
Dün Akşam ki “Çalışan Gazeteciler Günü” kutlaması geniş bir katılımla gerçekleşti. Bu şehrin Kıdemli gazetecisi olarak, başta Büyükşehir Başkanı Ayşe Ünlüce olmak üzere başkanlarımıza
-Saygı ve teşekkürlerimle…
***
Ben de tüm çalışan, çalışmayan, çalıştırılmayan meslektaşlarımın günü kutlarım!..
Bu gazete ve diğerleri “Çalışan Gazeteciler” tarafından hazırlanmıştır!..