‘Motokurye terörü’ Eskişehir’i adeta esir almış durumda…
……………
Kaldırımlarda, yaya yollarında ve köprülerde çok hızlı gidiyorlar.  İnsanların hayatını tehlikeye atıyorlar…
……………..
Aracınızla giderken, yasak olmasına rağmen sağınızdan geçiyorlar. Fark etmeden sıkıştırdığınızda size bağırıyorlar, el kol hareketi yapıyorlar…
………….
Birçoğu, trafik kurallarına uymuyor. Kırmızı ışıkta geçiyor, ceza yememek için plakalarına çamur sürüyor…
…………..
Eskişehir’de resmen motokurye terörü yaşanıyor…
………..
Ve güzelim kentimizde…
…………
Bu çirkinliğe kimse ‘Dur’ demiyor…
NOT: Tabi ki işini düzgün yapan, trafik kurallarına uyan motokuryeler de var. Ama ne yazık ki sayıları çok az…

PLAKA ÇAMURLU

GÖNÜLLÜ KULLUK!

Dört tavuk, bir kartal yuvasına gidip bir yumurta çalarlar. Yumurtayı kümese getirdiklerinde, diğer tavuklar yumurtanın büyük bir tavuğa ait olduğunu düşünürler…
…………..
Zaman geçer, yumurtayı getirenler de unuturlar, onlar da bu yumurtanın büyük bir tavuğa ait olduğuna inanırlar…
……..
Günün birinde kuluçkaya yatan bir tavuğun altındaki o yumurta kırılır. İçinden simsiyah kanatlı, ilginç gagalı tuhaf bir tavuk çıkar…
………….
Herkes şaşkın, mutludur; böylesini ilk defa görmüşlerdir…
………..
Anne tavuk, yavrusuna dersler vermeye başlar: "Bak yavrum, yerden bulduğun böceği şöyle ye! Arpayı buğdayı böyle ye!..."
……………..
Anne tavuk her geçen gün yeni şeyler öğretir yavrusuna; tehlikelere karşı nasıl davranılacağını da…
………………
Büyük yumurtadan çıkan ilginç gagalı yavru tavuk, annesinin her söylediğini yapmakta, büyüdükçe de güzelleşmektedir…
………..
 Oldukça uzun kanatları vardır. Diğer tavuklar onun kanatlarına kıskançlıkla bakmaktadır…
……………
Bir gün anne tavuk yavrusuna havadan gelen tehlikelere karşı kendini nasıl savunacağını anlatırken yavrunun gözü, gökyüzünde çoook yukarılarda süzülerek ihtişamla uçan başka bir canlıya ilişir…
…………..
"Anne bu ne?" diye sorar. Anne tavuk; "Ha o mu? O kartal yavrum, kuşların padişahı…"
…………….
"Ne de güzel uçuyor!.." deyip iç geçirir yavru tavuk…
…………..
"Evet yavrum. Ama sen sakın ona özenme! Asla onun gibi olamazsın. Senden önce baban, deden, amcan hepsi ona özendi ama hiç biri onun gibi uçamadı. Sen bir tavuksun ve bir tavuk gibi yaşamalısın…"
………..
O günden sonra küçük tavuk, ömrü boyunca arka bahçede kartalın ihtişamlı geçişini izleyip iç çeker ve her defasında, "Keşke ben de bir kartal olup uçabilseydim." diye hayıflanır…
……………
Ve bir gün siyah uzun kanatlı büyük tavuk, ihtişamlı kartalı izlerken ölüp gider. Onu bir tavuk gibi defnederler. Oysa ölen bir kartaldır…
……………
Etienne de La Boétie "Gönüllü Kulluk" kitabında der ki:
"Eğer iki kuşak köleleştirilirse, bundan sonra gelen kuşak özgürlüğü hiç tanımadığı, görüp bilmediği için pişmanlık duymadan hizmet eder ve ondan öncekilerin zorla yaptıklarını seve seve yerine getirir."

TEMEL’İN KÖŞESİ

NATAŞA
Temel ile Dursun iki Naşata ayarlamışlar, eve götürmüşler. Ancak kadınlar ‘Çocuk olmasın’ diye prezervatif taktırmışlar. Aradan 6 ay geçmiş. Temel Dursun’a ‘Ula, çocuk olursa olsun artık ben bunu çıkaracağım’ demiş…