Eskiden Atatürk Stadımız büyük değildi.
Tribün kapasitesi 14 bin civarındaydı.
Erken gelen oturuyordu.
Geç kalan maçı ayakta izliyordu.
Yine de futbolun güzel olduğu yıllardı.
****
Şehir küçüktü, taraftar büyük.
Tezahüratlar her yerden duyulurdu.
Maçın gidişatını stattan gelen seslerden anlamak mümkündü.
Çoğunlukla kazanırdık.
Bayram havası yaşanırdı kentte.
****
Takım kadrosunu ezbere sayardık.
Hepsi tanıdıktı.
Kimi mahalleden, kim semtimizden.
Yerli, özbeöz Eskişehirli futbolculardı.
****
Kurulduğumuz yıl 2.ligde şampiyon olarak birinci lige yükseldik.
1966'daki şampiyonluk turunu dün gibi anımsıyoruz.
Transferlere büyük paralar ödenmezdi.
Transfer borsası belliydi.
Bir ev veya daire hepsi o kadar.
Takım şampiyon olduğunda futbolcular hediyelere boğuldular.
Hediyeler gömlek ve ayakkabıydı.
Hepsi o kadar.
Çünkü; önemli olan şampiyonluğun manevi getirisiydi.
****
Amigo Orhan'ın ünlendiği yıllardı.
Sadece Eskişehirspor amigosuna sahaya girmek için özel izin verilmişti.
O tam bir taraftar lideriydi.
Küfürü sonlandıran tansiyonun düşmesini sağlayan, olayların önüne geçen bir amigoydu.
Küfür o zaman da vardı.
Ama; en az küfür Eskişehir edilirdi.
Konuk takım kafilesi çiçeklerle karşılanırdı.
O zaman da konuk seyirci, bugünkü gibi taraftar görmeye gelirdi.
Kısacası futbol eskiden daha güzeldi...


NE BEKLİYORUZ?

Yeni bir yıla girdik.
Her şeye rağmen yeni yıldan beklediklerimiz var.
Ne bekliyoruz mesela?
Yönetenlerin ülkeyi bölmesini değil, birleştirmesini bekliyoruz.
****
Karşılıklı sevgi.
Her türlü inanca ve insana saygı.
Bekliyoruz.
****
Herkesin kendisini ifade edebilme özgürlüğüne sahip olmasını.
Siyasi düşünce farklılıkları üzerinden insanları ötekileştirilmemesini bekliyoruz.
****
Hakça bir ücret ve hakça bir düzen.
Yoksulluğun sona ermesini ve siyasetçinin nefret söylemlerinden vazgeçmelerini bekliyoruz.
****
Siyaset bölmek için değil, birleştirmek ve birlikte yaşam için yapılmasını bekliyoruz...
Hepsinden daha çok;
Yeni yılın huzur, refah, sağlık ve barış getirmesini bekliyoruz.