Gözlerin konuştuğu dil her yerde aynıdır.
Kimimiz gözü karadan, kimimiz de gözde olmaktan, çok hoşlanırız. Ben de gözü kara
insanları severim. Onlar insan haklarını savunmak, bir yanlışı düzeltmek veya
karşılaştığı tehlikeler karşısında dimdik ayakta durmak için hiç bir çekince
hissetmeyen insandır. Böyle olan insanlar hiç bir zaman gözde olamaz. Gözde olmak
için rahat ortamlarda, saraylarda yaşayan insanların derdi olsa gerek!
Bu benim bakış açım diyebiliriz. Bakış açımı değiştireyim ama bu gözle nereden
baksam olumsuzlukları görüyorum. Bu memlekette eskiden çok olan gözü malda,
parada olmayan, gözü tok insanlara ne oldu? Artık tok gözlü insanlar görünmüyor
ama açgözlüsü her yerde var.
Dünyaya açılan bu pencereyi temiz tutmasını bilmediğimiz için dünyada olup
bitenleri de temiz göremeyiz. Bize neyi gösterirlerse ona bakar ve görürüz.
Görünenin arkasında neler var bilmeyiz. Her gördüğümüze inanırız. Oysa göz
dediğin yanılır. Göz dediğin olmayanı varmış gibi de gösterir. Çölde susuz kalanların
serap adını verdikleri göz yanılması ile nehirler gördüklerini hepimiz biliriz ama gel
gör ki önümüzde oynanan oyunları göremeyiz!
O zaman gözlük takacaksın.
Takalım da memlekette takılacak gözlük var mı?
Hangi gözlüğü taksak aynı şeyleri gösteriyor.
Sende gözlük değiştir be hocam.
Değiştirdik, değiştirdik ama geçen seçimlerde gözlüklerimizi değiştirdik de ne oldu?
Gözlüklerin birbirinden farkı yok ki! Birer ikişer derece farkla gösteren bu
gözlüklerle nasıl göreceğiz. Önce görülmesi gereken yerler aydınlanmadıkça bu
gözlüklerle görmek zor be cancağızlarım.